Meluşa Öykü Dergisi Sayı: 10 Nisan - Mayıs - Haziran 2020

Stok Kodu:
3990000097513
Boyut:
19.50x27.00
Sayfa Sayısı:
16
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-04
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
%22 indirimli
10,00
7,80
3990000097513
697832
Meluşa Öykü Dergisi Sayı: 10 Nisan - Mayıs - Haziran 2020
Meluşa Öykü Dergisi Sayı: 10 Nisan - Mayıs - Haziran 2020
7.80

Merhaba,

Var olmaya hayat diyoruz. Hayatı zamana sığdırıyoruz. İkisinden birisi olmasaydı yeryüzü gerçeği olacak mıydı? Hayatın ve zamanın içinde dolaşıp duruyoruz. Oradan oraya yaşamı aktarır ya da değiştiririz. Yeni ha-yat tarzları, gelişmiş coğrafyalar hepsi insanı çeker. Etkilenir… Eski alışkanlıklar değişir yenilere yer açılır, popüler kültürün önerdikleri benimsenir, bu çerçevede hayat örgütlenir. Mutluluk dediğimiz şeyin küçük küçük parçacıklardan oluştuğunun bilincine varıldığında çoğu zaman geç kalınır ve pişmanlıklar yaşanır. Çok şeye sahip olmak doymazlığını tiryakiliğe dönüştüren dünyalı bölüşerek çoğalmayı reddettiğinden yeryüzünü suç içinde bırakarak başka dünyalara göç eder. Bu göçten hemen önce de içindeki açlığın; sevgi, saygı, sevilmek, anlattıklarının dinlenilmesi, anlatılanı dinlemek, özetlemek gerekirse evrenle uyum olduğunun ayrımına varır. Materyalist davranışın çöktüğü andır hayatın son demleri…
Çocukken ninem ve dedemim yaşadığı Melûşa'da aylarca kalır kendimi toprağın arkadaşı olarak tanımlar, bütün gün dedemin yanında sulama ve sebzeleri toplama işlerine kıyısından da olsa yardım ederdim.

Lefkoşa'ya kasa kasa domates, salatalıklar gönderilirdi. Börülceleri sevinçle koparır, bam-yalara ise dokunmazdım. Sabahları inek ve horoz sesleriyle uyanmanın ne büyük bir ayrıcalık olduğunu, büyük şehirlerin kirli havasını koklayıp bilinçsiz modernleşmenin getirdiği sorunları yaşadıkça öğrendik.

Geçmişle iletişim içinde olmak bağı koparmamak, küçük bir detay gibi gözükse de büyük mutlulukların önemli bir halkasıdır.

Köyün facebook sayfasında önceki nesillerin fotoğraflarının fazlası ile ilgimi çektiği gün karar vermiştim Melûşa Öykü'yü yayımlamaya.

Karaman doğumlu Hasan Köse'nin soyundan gelen köyün büyük çoğunluğu bugün de akrabadır.

Hasan Köse 1810'da Kıbrıs'a geldiğinde, o zamanlar çiftlik olan Melûşa'da çalışmaya başlar. Çiftliğin sahibi Kocabaş'ın kızı ile evlenen Hasan Köse' den sonra çiftlik zamanla köye dönüşür.

Aileden birçok kişinin bir arada olduğu eski fotoğraflara son sayımızda yer veriyoruz.

Halil İbrahim Şevket, 2011 yılında Hasan Köse' nin Soyu isimli bir soyağacı kitabı yayımladı. 1810' dan günümüze kadar bu soyağacında yer alanların isimlerine baktığımızda üç binlere yaklaşan bir ak-rabalık nüfusu söz konusu. Kalabalık bir soy ağacına rağmen şu anda köyde yaşayan nüfus 300 dola-yında.

Bir zamanların Melûşa (Kırıkkale) köyü ile şimdiki zamanı, hazırlayacağım öykü dergisinde buluşturmayı tasarladığımda, beş sayılık bir proje dergisi olarak düşünmüştüm. Dergi içeriğini önce Kurşun Kalem edebiyat dergisinin facebook sayfasında yayımlamıştım.

Her sayı öncesi yazarlara duyuru yaptım. Köyün facebook sayfasından seçtiğim fotoğraflardan esinlenerek öyküler yazmalarını istedim. Zamanla alışılmamış bu proje dergisi pek çok öykü yazarının dikkatini çekti. Onlar da benim gibi heyecanlarını dile getiren paylaşımlarda bulundular. Esin olunan fotoğraflar öyküleştikçe fotoğraflardaki anılar da farklı boyutlara geçiş yaptı.

Fotoğrafların çağrışımları her yazara farklı mesajlar verdi. Bir fotoğrafa pek çok farklı öykü yazıldı. Melûşa köyünün ya da Melûşalıların esin olduğu bu öyküleri yayımlamayı küçük bir mutluluk olarak düşünebilirsiniz. Pek çok dergide fotoğraflardan esinlenerek yazılmış öyküler okuyabilirsiniz, ancak bir köyün ve köylülerinin her sayı bir öykü dergisine esin olduğu, baştan sona dergiyle bütünleştiği başka bir dergi bulamazsınız. İlk ve tek öykü dergisi ola-rak Melûşa Öykü, edebiyat tarihinde yerini alacaktır.

Biz, birlikte bir ilki gerçekleştirdik… Proje, düşündüğümden daha uzun süre başarı ile devam etti. Tahminimden çok daha fazla sevildi. Sevilirken noktalamak, başka insanlara da esin olmaktır. Bir başkası benim bıraktığım yerden kendi köyüne, yaşadığı coğrafyaya farklı dokunuşlarla farklılık katabilir.

Edebiyat tarihine Melûşa Öyküyü hep birlikte bırakıyoruz. Emek veren yazar arkadaşlarıma, çektikleri fotoğrafların dergimizde esin kaynağı olmasına izin veren köylülerim, akrabalarım Meluşalılara hayalimi gerçeğe dönüştürdükleri için teşekkür ederim. Dergide yayımlanan öyküleri kitapta toplayacağımızın müjdesini de şimdiden duyurabilirim.

Sevgilerimle

Mine Ömer

Merhaba,

Var olmaya hayat diyoruz. Hayatı zamana sığdırıyoruz. İkisinden birisi olmasaydı yeryüzü gerçeği olacak mıydı? Hayatın ve zamanın içinde dolaşıp duruyoruz. Oradan oraya yaşamı aktarır ya da değiştiririz. Yeni ha-yat tarzları, gelişmiş coğrafyalar hepsi insanı çeker. Etkilenir… Eski alışkanlıklar değişir yenilere yer açılır, popüler kültürün önerdikleri benimsenir, bu çerçevede hayat örgütlenir. Mutluluk dediğimiz şeyin küçük küçük parçacıklardan oluştuğunun bilincine varıldığında çoğu zaman geç kalınır ve pişmanlıklar yaşanır. Çok şeye sahip olmak doymazlığını tiryakiliğe dönüştüren dünyalı bölüşerek çoğalmayı reddettiğinden yeryüzünü suç içinde bırakarak başka dünyalara göç eder. Bu göçten hemen önce de içindeki açlığın; sevgi, saygı, sevilmek, anlattıklarının dinlenilmesi, anlatılanı dinlemek, özetlemek gerekirse evrenle uyum olduğunun ayrımına varır. Materyalist davranışın çöktüğü andır hayatın son demleri…
Çocukken ninem ve dedemim yaşadığı Melûşa'da aylarca kalır kendimi toprağın arkadaşı olarak tanımlar, bütün gün dedemin yanında sulama ve sebzeleri toplama işlerine kıyısından da olsa yardım ederdim.

Lefkoşa'ya kasa kasa domates, salatalıklar gönderilirdi. Börülceleri sevinçle koparır, bam-yalara ise dokunmazdım. Sabahları inek ve horoz sesleriyle uyanmanın ne büyük bir ayrıcalık olduğunu, büyük şehirlerin kirli havasını koklayıp bilinçsiz modernleşmenin getirdiği sorunları yaşadıkça öğrendik.

Geçmişle iletişim içinde olmak bağı koparmamak, küçük bir detay gibi gözükse de büyük mutlulukların önemli bir halkasıdır.

Köyün facebook sayfasında önceki nesillerin fotoğraflarının fazlası ile ilgimi çektiği gün karar vermiştim Melûşa Öykü'yü yayımlamaya.

Karaman doğumlu Hasan Köse'nin soyundan gelen köyün büyük çoğunluğu bugün de akrabadır.

Hasan Köse 1810'da Kıbrıs'a geldiğinde, o zamanlar çiftlik olan Melûşa'da çalışmaya başlar. Çiftliğin sahibi Kocabaş'ın kızı ile evlenen Hasan Köse' den sonra çiftlik zamanla köye dönüşür.

Aileden birçok kişinin bir arada olduğu eski fotoğraflara son sayımızda yer veriyoruz.

Halil İbrahim Şevket, 2011 yılında Hasan Köse' nin Soyu isimli bir soyağacı kitabı yayımladı. 1810' dan günümüze kadar bu soyağacında yer alanların isimlerine baktığımızda üç binlere yaklaşan bir ak-rabalık nüfusu söz konusu. Kalabalık bir soy ağacına rağmen şu anda köyde yaşayan nüfus 300 dola-yında.

Bir zamanların Melûşa (Kırıkkale) köyü ile şimdiki zamanı, hazırlayacağım öykü dergisinde buluşturmayı tasarladığımda, beş sayılık bir proje dergisi olarak düşünmüştüm. Dergi içeriğini önce Kurşun Kalem edebiyat dergisinin facebook sayfasında yayımlamıştım.

Her sayı öncesi yazarlara duyuru yaptım. Köyün facebook sayfasından seçtiğim fotoğraflardan esinlenerek öyküler yazmalarını istedim. Zamanla alışılmamış bu proje dergisi pek çok öykü yazarının dikkatini çekti. Onlar da benim gibi heyecanlarını dile getiren paylaşımlarda bulundular. Esin olunan fotoğraflar öyküleştikçe fotoğraflardaki anılar da farklı boyutlara geçiş yaptı.

Fotoğrafların çağrışımları her yazara farklı mesajlar verdi. Bir fotoğrafa pek çok farklı öykü yazıldı. Melûşa köyünün ya da Melûşalıların esin olduğu bu öyküleri yayımlamayı küçük bir mutluluk olarak düşünebilirsiniz. Pek çok dergide fotoğraflardan esinlenerek yazılmış öyküler okuyabilirsiniz, ancak bir köyün ve köylülerinin her sayı bir öykü dergisine esin olduğu, baştan sona dergiyle bütünleştiği başka bir dergi bulamazsınız. İlk ve tek öykü dergisi ola-rak Melûşa Öykü, edebiyat tarihinde yerini alacaktır.

Biz, birlikte bir ilki gerçekleştirdik… Proje, düşündüğümden daha uzun süre başarı ile devam etti. Tahminimden çok daha fazla sevildi. Sevilirken noktalamak, başka insanlara da esin olmaktır. Bir başkası benim bıraktığım yerden kendi köyüne, yaşadığı coğrafyaya farklı dokunuşlarla farklılık katabilir.

Edebiyat tarihine Melûşa Öyküyü hep birlikte bırakıyoruz. Emek veren yazar arkadaşlarıma, çektikleri fotoğrafların dergimizde esin kaynağı olmasına izin veren köylülerim, akrabalarım Meluşalılara hayalimi gerçeğe dönüştürdükleri için teşekkür ederim. Dergide yayımlanan öyküleri kitapta toplayacağımızın müjdesini de şimdiden duyurabilirim.

Sevgilerimle

Mine Ömer

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat