Türk kamuoyu tarafından devrimci kimliğiyle tanınan İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu Ayetullah Humeyni'nin Türkçeye çevrilen divanı, devrimci bir önderin görmeye alışık olmadığımız duygusal yönlerini ve günümüze kadar gölgede kalmış iç dünyasını gün ışığına çıkarmaktadır.
Bu eser resimlerinden ve haberlerdeki görüntülerinden çatık kaşlarıyla ağırbaşlı ve vakur duruşuyla tanıdığımız dini bir önderi ilk defa olarak yumuşak çehresiyle, gönül dünyasıyla ve duygularıyla görmemizi mümkün kılmaktadır. Bu şiirlerde Humeyni, bazen bir Hak aşığı, bazen müşfik bir baba, bazen de bir filozof kimliğiyle karşımıza çıkmaktadır.
Ayetullah Humeyni'nin şiirleri, klasik tasavvuf edebiyatının bütün yönlerini içermekte, mısralardaki, aşk, aşık, maşuk, şarap, saki meyhane ve harabat gibi semboller tasavvuftaki anlamlarıyla kullanılmakta ve komşu İran devletinin bu ağırbaşlı, vakur liderinin fenadan bekaya doğru yolculuğunun bütün evreleri bu Divan aracılığıyla gözler önüne serilmektedir.
Türk kamuoyu tarafından devrimci kimliğiyle tanınan İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu Ayetullah Humeyni'nin Türkçeye çevrilen divanı, devrimci bir önderin görmeye alışık olmadığımız duygusal yönlerini ve günümüze kadar gölgede kalmış iç dünyasını gün ışığına çıkarmaktadır.
Bu eser resimlerinden ve haberlerdeki görüntülerinden çatık kaşlarıyla ağırbaşlı ve vakur duruşuyla tanıdığımız dini bir önderi ilk defa olarak yumuşak çehresiyle, gönül dünyasıyla ve duygularıyla görmemizi mümkün kılmaktadır. Bu şiirlerde Humeyni, bazen bir Hak aşığı, bazen müşfik bir baba, bazen de bir filozof kimliğiyle karşımıza çıkmaktadır.
Ayetullah Humeyni'nin şiirleri, klasik tasavvuf edebiyatının bütün yönlerini içermekte, mısralardaki, aşk, aşık, maşuk, şarap, saki meyhane ve harabat gibi semboller tasavvuftaki anlamlarıyla kullanılmakta ve komşu İran devletinin bu ağırbaşlı, vakur liderinin fenadan bekaya doğru yolculuğunun bütün evreleri bu Divan aracılığıyla gözler önüne serilmektedir.