Ah şu et parçası! Noktayla başladı yazmaya kendini. Büyüdü harf oldu ama yeterli değildi. Tek başına bir anlam ifade etmiyordu. Biraz daha büyüdü kelime oldu. Bir anlam ifade ediyordu ama kısıtlıydı. Yine de anlam oluşturması için yeterli değildi. Zaman geçti, olgunlaştı cümle oldu. Bu olgunluk da hislerine tam olarak tercüman olmaya yetmemişti. Biraz daha büyüdü paragraf oldu. Yalnız kendi dünyasını tasvir edebiliyordu. Ütopyalara yabancıydı. Daha fazlası lazımdı. Dayanılmaz bir arzu sarmış zihnini, okyanus olmak istiyordu ama rahatını mı bozacaktı? Her şeyi anlatma arzusu ağır bastı. Ülkesinin dört yanı fikir işgaline uğramış bir hükümdar gibi, engel olamadı kendine. Çalıştı kitap oldu. Kendi çizgilerini aştı. İstediği her şeyi anlatıyordu. Sonrasında da her zaman olduğu gibi kendini bir noktayla tamamladı…
Ah şu et parçası! Noktayla başladı yazmaya kendini. Büyüdü harf oldu ama yeterli değildi. Tek başına bir anlam ifade etmiyordu. Biraz daha büyüdü kelime oldu. Bir anlam ifade ediyordu ama kısıtlıydı. Yine de anlam oluşturması için yeterli değildi. Zaman geçti, olgunlaştı cümle oldu. Bu olgunluk da hislerine tam olarak tercüman olmaya yetmemişti. Biraz daha büyüdü paragraf oldu. Yalnız kendi dünyasını tasvir edebiliyordu. Ütopyalara yabancıydı. Daha fazlası lazımdı. Dayanılmaz bir arzu sarmış zihnini, okyanus olmak istiyordu ama rahatını mı bozacaktı? Her şeyi anlatma arzusu ağır bastı. Ülkesinin dört yanı fikir işgaline uğramış bir hükümdar gibi, engel olamadı kendine. Çalıştı kitap oldu. Kendi çizgilerini aştı. İstediği her şeyi anlatıyordu. Sonrasında da her zaman olduğu gibi kendini bir noktayla tamamladı…