Edebiyat tarihinin metinler üzerinden yazılması gerektiği düşüncesinden yola çıkan, odak noktasına şairi ya da yazarı değil, eseri koyan bir yaklaşımla, Türk edebiyatını başlangıcından XVIII. Yüzyıla kadar ele alan Metin Esaslı Bir Yaklaşımla Türk Edebiyatı Tarihi edebiyatçıların değil, bizzat edebiyatın tarihinin ortaya konulmasını amaçlıyor. Böylece hem edebiyat tarihçisinin yorumlarını daha görünür unsurlar üzerinden yapmasını hem de okurun sürece dahil olmasını sağlamayı hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda kitapta mümkün olduğunca çok sayıda ve çeşitlilikte metin okurla buluşturuluyor. Böylece değerlendirme sürecinin bir parçası haline gelen okur, edebiyat tarihçisinin değerlendirmelerini ve hükümlerini sorgularken kendi sonuçlarını da üretebileceği bir malzemeyle bir araya geliyor. Edebiyatın dünden bugüne kesintisiz bir yolculuk olduğu düşünüldüğünde eski-yeni ayrımlarının anlamlı olmadığı, bu ayrımlara sadece panoramik kavrayışı kolaylaştırmak için başvurulabileceği açıktır. Dolayısıyla geçmişin edebi metinleri yeni kuram ve bakışlar ışığında farklı okumalara ve yorumlamalara tabidir. Metin esaslı tarihçiliğin çok önemli bir yararı, bütünlüklü edebi değerlendirmelere zemin hazırlamasıdır. Dünden bugüne edebiyat ürünleri, yazar odaklı değil metin odaklı yaklaşımlarla okunduğunda kuşkusuz yepyeni algılar ve farkındalıklar oluşacak, daha geniş bakış açıları yakalanabilecektir. Metin Esaslı Bir Yaklaşımla Türk Edebiyatı Tarihi bu hedefe ulaşılmasında çok önemli bir katkı sağlıyor.
Edebiyat tarihinin metinler üzerinden yazılması gerektiği düşüncesinden yola çıkan, odak noktasına şairi ya da yazarı değil, eseri koyan bir yaklaşımla, Türk edebiyatını başlangıcından XVIII. Yüzyıla kadar ele alan Metin Esaslı Bir Yaklaşımla Türk Edebiyatı Tarihi edebiyatçıların değil, bizzat edebiyatın tarihinin ortaya konulmasını amaçlıyor. Böylece hem edebiyat tarihçisinin yorumlarını daha görünür unsurlar üzerinden yapmasını hem de okurun sürece dahil olmasını sağlamayı hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda kitapta mümkün olduğunca çok sayıda ve çeşitlilikte metin okurla buluşturuluyor. Böylece değerlendirme sürecinin bir parçası haline gelen okur, edebiyat tarihçisinin değerlendirmelerini ve hükümlerini sorgularken kendi sonuçlarını da üretebileceği bir malzemeyle bir araya geliyor. Edebiyatın dünden bugüne kesintisiz bir yolculuk olduğu düşünüldüğünde eski-yeni ayrımlarının anlamlı olmadığı, bu ayrımlara sadece panoramik kavrayışı kolaylaştırmak için başvurulabileceği açıktır. Dolayısıyla geçmişin edebi metinleri yeni kuram ve bakışlar ışığında farklı okumalara ve yorumlamalara tabidir. Metin esaslı tarihçiliğin çok önemli bir yararı, bütünlüklü edebi değerlendirmelere zemin hazırlamasıdır. Dünden bugüne edebiyat ürünleri, yazar odaklı değil metin odaklı yaklaşımlarla okunduğunda kuşkusuz yepyeni algılar ve farkındalıklar oluşacak, daha geniş bakış açıları yakalanabilecektir. Metin Esaslı Bir Yaklaşımla Türk Edebiyatı Tarihi bu hedefe ulaşılmasında çok önemli bir katkı sağlıyor.