“Nefis terbiyesi, ruh tezkiyesi, kalb tasfiyesi, gönül eğitimi adını alan ve bizim kültürümüzde tasavvuf diye isimlenen faaliyet alanı medeniyetimizin en dikkat çekici manzaralarından biridir. Çünkü o, insanın esrarengiz yönü olan gönlünü ele almakta, onun imkânlarını genişletmekte ve onu saf hâle getirdikten sonra kalbin sırlı yoluyla yaratıcısına yönlendirmektedir.”
Dinin ruhi ve ahlâkî yönüne vurgu yapan tasavvuf kültürü on beş asır içinde İslâm'ın gittiği her yere gittiğinden tüm coğrafyaları kapsayacak bir tasavvuf tarihi yazmak oldukça zordur. Bu çalışmada Mustafa Kara, büyük resmin bir parçasına bakarak tasavvuf kültürünün Osmanlı coğrafyasındaki görünümünü ortaya koymaktadır. Tekke kültürü bu coğrafyada iktisadî, siyasî, askerî her alanı belli oranda etkilemiş ve yönlendirmiş olduğundan Osmanlı toplumunu kavrayabilmek için bu alana bakmak gerekir. Yazar aynı zamanda, yorumcu olabilmesi ve farklı görüşler ileri sürebilmesi için okuyucuya manzum ve mensur metinlerle görsel malzemeler de sunmaktadır.
“Nefis terbiyesi, ruh tezkiyesi, kalb tasfiyesi, gönül eğitimi adını alan ve bizim kültürümüzde tasavvuf diye isimlenen faaliyet alanı medeniyetimizin en dikkat çekici manzaralarından biridir. Çünkü o, insanın esrarengiz yönü olan gönlünü ele almakta, onun imkânlarını genişletmekte ve onu saf hâle getirdikten sonra kalbin sırlı yoluyla yaratıcısına yönlendirmektedir.”
Dinin ruhi ve ahlâkî yönüne vurgu yapan tasavvuf kültürü on beş asır içinde İslâm'ın gittiği her yere gittiğinden tüm coğrafyaları kapsayacak bir tasavvuf tarihi yazmak oldukça zordur. Bu çalışmada Mustafa Kara, büyük resmin bir parçasına bakarak tasavvuf kültürünün Osmanlı coğrafyasındaki görünümünü ortaya koymaktadır. Tekke kültürü bu coğrafyada iktisadî, siyasî, askerî her alanı belli oranda etkilemiş ve yönlendirmiş olduğundan Osmanlı toplumunu kavrayabilmek için bu alana bakmak gerekir. Yazar aynı zamanda, yorumcu olabilmesi ve farklı görüşler ileri sürebilmesi için okuyucuya manzum ve mensur metinlerle görsel malzemeler de sunmaktadır.