Mevlana Halid-i Bağdadi, ilmi, kişiliği, fikirleri, ahlakı, zühd ve takvasıyla çağını ve coğrafyasını derinden etkileyen mutasavvıf bir alimdir. İslami ilimlerin hemen her alanında eser vermesi ve bir tasavvufi cereyana önderlik etmesinden dolayı Mevlana Halid, 19. asrın “müceddidi”i sayılmıştır. Öncülük ettiği “Halidî” hareket, sadece doğduğu bölgede değil, halifeleri vasıtasıyla, yarım asır gibi kısa bir zamanda İran, Kuzey Irak (Cezire), Mısır, Anadolu, Balkanlar, Kırım, Kafkasya ve Uzakdoğu'ya kadar geniş bir coğrafyada yayılmıştır.
Halid-i Bağdadi'nin Müceddidiyye, Kadiriye, Sühreverdiyye, Kübreviyye ve Çeştiyye tarikatlarının tümü için birden icazet ve irşat yetkisine sahip olması, tarikatlar arasındaki rekabeti önleyerek mükemmel bir tarikat disiplini sağlamasına sebep olmuştur. Aynı zamanda ilmi, hakikati ve şeriatı önceleyerek keşf ve kerameti irşad faaliyetlerinin bir parçası olarak görmeyen, bu bağlamda “bir istikamet bin kerametten evladır” düsturunca Mevlana Halid, sahip olduğu ilmi-tasavvufi anlayışı sayesinde Celaleddin er-Rumi'den sonra İslam dünyasında kendisine “Mevlana” payesi verilen ikinci alim olmuştur.
Osmanlı düşünce tarihi üzerinde de oldukça önemli bir yere sahip olan ve Anadolu'da fikirleri geniş kitleler nezdinde hüsn-ü kabul gören Mevlana Halid-i Bağdadi'nin tasavvufi görüşleri yaygın olarak bilinmesine rağmen, onun itikadi ve kelami meselelere dair görüşleri yeterince bilinmemektedir. Bu çalışmada Halid-i Bağdadi'nin hayatı, ilmi şahsiyeti, tasavvufi düşünceleri yanında çok az bilinen itikadi ve kelami görüşleri ile İslam düşüncesine katkıları ele alınmaktadır.
Mevlana Halid-i Bağdadi, ilmi, kişiliği, fikirleri, ahlakı, zühd ve takvasıyla çağını ve coğrafyasını derinden etkileyen mutasavvıf bir alimdir. İslami ilimlerin hemen her alanında eser vermesi ve bir tasavvufi cereyana önderlik etmesinden dolayı Mevlana Halid, 19. asrın “müceddidi”i sayılmıştır. Öncülük ettiği “Halidî” hareket, sadece doğduğu bölgede değil, halifeleri vasıtasıyla, yarım asır gibi kısa bir zamanda İran, Kuzey Irak (Cezire), Mısır, Anadolu, Balkanlar, Kırım, Kafkasya ve Uzakdoğu'ya kadar geniş bir coğrafyada yayılmıştır.
Halid-i Bağdadi'nin Müceddidiyye, Kadiriye, Sühreverdiyye, Kübreviyye ve Çeştiyye tarikatlarının tümü için birden icazet ve irşat yetkisine sahip olması, tarikatlar arasındaki rekabeti önleyerek mükemmel bir tarikat disiplini sağlamasına sebep olmuştur. Aynı zamanda ilmi, hakikati ve şeriatı önceleyerek keşf ve kerameti irşad faaliyetlerinin bir parçası olarak görmeyen, bu bağlamda “bir istikamet bin kerametten evladır” düsturunca Mevlana Halid, sahip olduğu ilmi-tasavvufi anlayışı sayesinde Celaleddin er-Rumi'den sonra İslam dünyasında kendisine “Mevlana” payesi verilen ikinci alim olmuştur.
Osmanlı düşünce tarihi üzerinde de oldukça önemli bir yere sahip olan ve Anadolu'da fikirleri geniş kitleler nezdinde hüsn-ü kabul gören Mevlana Halid-i Bağdadi'nin tasavvufi görüşleri yaygın olarak bilinmesine rağmen, onun itikadi ve kelami meselelere dair görüşleri yeterince bilinmemektedir. Bu çalışmada Halid-i Bağdadi'nin hayatı, ilmi şahsiyeti, tasavvufi düşünceleri yanında çok az bilinen itikadi ve kelami görüşleri ile İslam düşüncesine katkıları ele alınmaktadır.