“Bu kitabın amacı bizim ‘ulus' olarak kavramsallaştırdığımız yoğun grup özdeşleşmesinin ortaya çıkışını araştırmaktır. Rastgele mekansal yakınlık ya da üstün bir gücün baskısı dışında, bireyleri geniş kümelerde birbirine bağlayan nedir? Her şey bir yana, çok uzun bir süre boyunca grup kimliğinin devamını sağlayan çimento nedir?”
Ulus, modern bir olgu olsa da barındırdığı aidiyet ve özdefllik kurma mantığı derin köklere sahiptir ve tarihsel olarak epey geriye götürülebilir. John Alexander Armstrong Milliyetçilikten Önce Milletler adlı kitabında, bizi günümüzde çok tartışılan “kimlik” meselesini ve kimlik siyasetlerini anlamaya yardımcı olacak uzun ama oldukça verimli bir yolculuğa çıkarıyor. Elinizde tuttuğunuz bu kitap sembollerin, mitlerin, dillerin, dinlerin bireyleri birbirlerine bağlayıp bir “aidiyet” kurmada hangi flartlarda ve nasıl etkili olduklarını, yerleflik yaflamı oluşturmada nasıl ifllevsellik kazandıklarını ve “öteki” olanı iflaretlemede, yani grup aidiyetini oluflturmada ne tür katkılar sağladıklarını ince eleyip sık dokuyarak akıcı bir biçimde anlatıyor, tarih disiplinine görmezden gelinemeyecek bir armağan sunuyor.
“Bu kitabın amacı bizim ‘ulus' olarak kavramsallaştırdığımız yoğun grup özdeşleşmesinin ortaya çıkışını araştırmaktır. Rastgele mekansal yakınlık ya da üstün bir gücün baskısı dışında, bireyleri geniş kümelerde birbirine bağlayan nedir? Her şey bir yana, çok uzun bir süre boyunca grup kimliğinin devamını sağlayan çimento nedir?”
Ulus, modern bir olgu olsa da barındırdığı aidiyet ve özdefllik kurma mantığı derin köklere sahiptir ve tarihsel olarak epey geriye götürülebilir. John Alexander Armstrong Milliyetçilikten Önce Milletler adlı kitabında, bizi günümüzde çok tartışılan “kimlik” meselesini ve kimlik siyasetlerini anlamaya yardımcı olacak uzun ama oldukça verimli bir yolculuğa çıkarıyor. Elinizde tuttuğunuz bu kitap sembollerin, mitlerin, dillerin, dinlerin bireyleri birbirlerine bağlayıp bir “aidiyet” kurmada hangi flartlarda ve nasıl etkili olduklarını, yerleflik yaflamı oluşturmada nasıl ifllevsellik kazandıklarını ve “öteki” olanı iflaretlemede, yani grup aidiyetini oluflturmada ne tür katkılar sağladıklarını ince eleyip sık dokuyarak akıcı bir biçimde anlatıyor, tarih disiplinine görmezden gelinemeyecek bir armağan sunuyor.