Hoca bir gün, çağrıldığı ziyafete, eski elbisesi ile gider. Hiç kimse Hoca'ya ilgi göstermez, buyur etmez. Bu duruma canı sıkılan Hoca, nedenin kıyafeti olduğunu düşünerek, evine gidip yeni aldığı kürkünü giyer, tekrar ziyafet verilen eve gelir. Hoca'yı kürküyle görenler, onu kapıda karşılayıp baş köşeye alırlar. Sıra yemeğe gelince, Hoca kürkünün ucunu sofraya uzatarak, “Ye kürküm ye,“ demeye başlar. Bundan bir şey anlamayanlar, ''Hayır ola Hoca, ne oluyor?“ deyince, Hoca da, “İtibar bana değil, kürke olunca, bu yemekleri yemek elbette onun hakkıdır!“ der.
Hoca bir gün, çağrıldığı ziyafete, eski elbisesi ile gider. Hiç kimse Hoca'ya ilgi göstermez, buyur etmez. Bu duruma canı sıkılan Hoca, nedenin kıyafeti olduğunu düşünerek, evine gidip yeni aldığı kürkünü giyer, tekrar ziyafet verilen eve gelir. Hoca'yı kürküyle görenler, onu kapıda karşılayıp baş köşeye alırlar. Sıra yemeğe gelince, Hoca kürkünün ucunu sofraya uzatarak, “Ye kürküm ye,“ demeye başlar. Bundan bir şey anlamayanlar, ''Hayır ola Hoca, ne oluyor?“ deyince, Hoca da, “İtibar bana değil, kürke olunca, bu yemekleri yemek elbette onun hakkıdır!“ der.