Kastamonu 'da 16. yy. sonları ile 17. yy. başlarında yaşadığı tahmin edilen Muslihüddin Vahyi'nin Hz. Pîr Şabân-ı Velî ekolüne mensup bir kişi olduğu bilinmekte ise de, hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Elimizdeki
yegâne eseri Mi'râcü'l-Beyân'dan, onun Arapça ve Farsça'yı, bu iki dilde yazılmış tasavvufî eserleri okuyabilecek derecede bilen, kültürlü, mistik bir şair olduğu anlaşılmaktadır.
Vahyî'nin, mi'râc kavramını tasavvufî açıdan yorumlayan Mi'râcü'l-Beyân mesnevisi, bu özelliği ile türünün nadir örneklerindendir. Şair, bizzat Hz. Pir Şaban-ı Velî'den feyz aldığını ve eserin onun tarafından gönlüne bir doğuş
şeklinde yazdırıldığını belirttiğine göre, dile getirdiği görüşlerin, Halvetî/Şabanî yolunun bakış açısını da yansıttığı söylenebilir. Onun Vahyî mahlasını alması da bu olayla ilgilidir.
Kastamonu 'da 16. yy. sonları ile 17. yy. başlarında yaşadığı tahmin edilen Muslihüddin Vahyi'nin Hz. Pîr Şabân-ı Velî ekolüne mensup bir kişi olduğu bilinmekte ise de, hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Elimizdeki
yegâne eseri Mi'râcü'l-Beyân'dan, onun Arapça ve Farsça'yı, bu iki dilde yazılmış tasavvufî eserleri okuyabilecek derecede bilen, kültürlü, mistik bir şair olduğu anlaşılmaktadır.
Vahyî'nin, mi'râc kavramını tasavvufî açıdan yorumlayan Mi'râcü'l-Beyân mesnevisi, bu özelliği ile türünün nadir örneklerindendir. Şair, bizzat Hz. Pir Şaban-ı Velî'den feyz aldığını ve eserin onun tarafından gönlüne bir doğuş
şeklinde yazdırıldığını belirttiğine göre, dile getirdiği görüşlerin, Halvetî/Şabanî yolunun bakış açısını da yansıttığı söylenebilir. Onun Vahyî mahlasını alması da bu olayla ilgilidir.