Şeyh Necmeddîn-i Dâye Kübrevî gelenek içinde yetişmiş önemli sûfîlerden birisi olup, İbnü'l-Arabî, Mevlânâ Celâleddîn, Sadreddîn-i Konevî, Fahreddîn-i Irâkî ve Evhâdüddîn-i Kirmânî gibi Anadolu'da Müslümanlığın yerleşmesine ve tasavvuf anlayışının teşekkülüne tesir eden mutasavvıfların büyüklerindendir. Fars nesrinin şaheserlerinden kabul edilen Mirsâdü'l-ibâd'ını bu topraklarda tamamlamış ve bu önemli eserini dönemin Selçuklu sultanına takdim etmiştir.
Tasavvufun gerek nazarî gerekse amelî mevzularının beraberce ele alındığı bu eser, hem Kübreviyye'nin tasavvuf anlayışını hem de bu tarikatın uygulama, usul ve esaslarını derli toplu bir şekilde göstermesi bakımından önemlidir.
Yazıldığı dönemden itibaren teveccüh edilen ve zamanla tasavvuf klasiklerinden birisi hâline gelen Mirsâdü'l-ibâd, erken denebilecek bir dönemden itibaren Türkçe, Arapça, Çince ve İngilizceye tercüme edilmiştir.
Şeyh Necmeddîn-i Dâye Kübrevî gelenek içinde yetişmiş önemli sûfîlerden birisi olup, İbnü'l-Arabî, Mevlânâ Celâleddîn, Sadreddîn-i Konevî, Fahreddîn-i Irâkî ve Evhâdüddîn-i Kirmânî gibi Anadolu'da Müslümanlığın yerleşmesine ve tasavvuf anlayışının teşekkülüne tesir eden mutasavvıfların büyüklerindendir. Fars nesrinin şaheserlerinden kabul edilen Mirsâdü'l-ibâd'ını bu topraklarda tamamlamış ve bu önemli eserini dönemin Selçuklu sultanına takdim etmiştir.
Tasavvufun gerek nazarî gerekse amelî mevzularının beraberce ele alındığı bu eser, hem Kübreviyye'nin tasavvuf anlayışını hem de bu tarikatın uygulama, usul ve esaslarını derli toplu bir şekilde göstermesi bakımından önemlidir.
Yazıldığı dönemden itibaren teveccüh edilen ve zamanla tasavvuf klasiklerinden birisi hâline gelen Mirsâdü'l-ibâd, erken denebilecek bir dönemden itibaren Türkçe, Arapça, Çince ve İngilizceye tercüme edilmiştir.