İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem ile [aleyhisselâm] başlayan din, Allah Teâlâ [celle celâluh] tarafından gönderilen ve insanların iki dünya mutluluğunu kazanmalarını sağlayan emir ve yasaklar bütününü ifade etmektedir.
Dinin iki dünyada huzur ve mutluluk kaynağı olması, onun hükümlerinin hayata geçirilmesi ile doğru orantılıdır. Hükümleri ile amel edenler yol alırken dini, yaşantısından uzak tutanlar ise bu huzur ve mutluluk kaynağından istifade edemezler. İmam Gazâlî [rahmetullâhi aleyh] amelsiz müminleri şöyle tanımlar: ‘Amelsiz mü'min, bütün hayâti faaliyetleri durmuş, sadece nefes alıp vermekle canlılık emâresi gösteren komadaki insan gibidir. Bunun yaşadığı hayatın kıymeti ne ise, ibadet ve güzel davranışlardan yoksun kimselerdeki imanın kıymeti de odur.' Dolayısıyla fıkıhtan/din bilgisinden yoksun bir kişi de amellerini Allah'ın muradına uygun bir şekilde yapamayacağından, İmam Gazâlî'nin [rahmetullâhi aleyh] tanımladığı kimsenin grubuna girer. Zira fıkıh bilinmeden dini gerçek manada yaşamak mümkün değildir.
Kadın erkek her müslümanın dinini yaşayabilmesi için gereken asgari bilgiye sahip olması ‘farz-ı ayn'dır. İşte mü'minlerin bilmesi gereken temel fıkhî bilgilerin bir araya getirildiği ilmihal kitaplarının asıl telif sebebi bu hükümdür, diyebiliriz.
İlmihal kitapları, İslâm dininin esaslarını ve prensiplerini ortaya koyan, her seviyeden insanın anlayabileceği bir dille yazılıp toplumun yararına sunulan kısa ve öz eserlerdir. Sadeleştirmesini yaptığımız Mızraklı İlmihal de bu amaca yönelik hazırlanan ilk eser olma özelliğini taşımaktadır.
Osmanlı döneminde "ilmihal” geleneğinin ilk örneği olan Mızraklı, anonim bir eserdir. Yazarı belli olmayan kitabın, kimi yerlerindeki atıflardan, eserin 16. yüzyıldan sonra yazıldığı anlaşılmaktadır.
‘Mızraklı' isminin, kitabın kapağında ve bazı sayfalarında bulunan mızrak ve sancak şeklinden veya eserin bulunabilen tek yazma nüshasında geçen ‘Mızraklı Efendi' ibaresinden esinlenmiş olduğu aktarılmaktadır.
Eserde bir müslümanın bilmesi gereken ibadet ve itikat bilgilerinin yanı sıra ahlak bilgileri de mevcuttur. İman, ibadet ve ahlak kurallarının hayatın ayrılmaz bir bütünü olduğunu ifade eden kendine özgü bir konu sıralaması vardır.
Mızraklı İlmihal'de genel olarak ihtilaflı konulara değinilmemiş, Hanefi mezhebince tercih edilen görüşler aktarılmaya çalışılmıştır. Kimi yerlerde, mezhep içindeki görüş ayrılıkları da verilmiştir.
Mızraklı İlmihal, Osmanlı döneminde mahalle mekteplerinde başlangıç seviyesinde okutulan ayrıca halk arasında camilerde ve evlerde gruplar halinde okunan ve okutulan bir eserdir. Eserin birçok kimse tarafından okunup ezberlenmesi, selis ve akıcı üslubu ile alakalıdır. Bu sebeple eserde güzel ve hayırlı işleri özendirmek/teşvik etmek ve dinen mahzurlu görünen davranışlardan sakındırmak için kullanılan üslup abartı olarak algılanmamalıdır. İyi bir Müslüman olma, okuyucu üzerinde kolay etki bırakma ve bilgilerin akılda daha kolay kalmasını sağlama amacına hizmet etmesi bakımında bu üslubun kullanıldığını söylemek münasiptir.
Kitabı sadeleştirirken, mümkün mertebe metne bağlı bir sadeleştirme metodu takip etmeye çalıştık.
Metinde olmayan; fakat cümlenin anlaşılmasını kolaylaştıran ilaveleri parantez içinde verdik.
Eserde zikredilen bazı terimleri de dipnotlarda açıkladık. Ayrıca anlaşılmayan ve izaha muhtaç bazı konuların tafsilatına da dipnotlarda değinmeyi uygun bulduk.
İlmihal bilgisinin önemini Necip Fazıl şu iki mısra ile dile getirmiştir:
Yandı kitap dağlarım, ne garip bir hal oldu!
Sonunda bana kalan, yalnız ilmihal oldu!
Eserin, faydalı olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyoruz.
Çalışma ve gayret bizden, hedefe ve başarıya ulaştırma ise Allah'tandır.
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem ile [aleyhisselâm] başlayan din, Allah Teâlâ [celle celâluh] tarafından gönderilen ve insanların iki dünya mutluluğunu kazanmalarını sağlayan emir ve yasaklar bütününü ifade etmektedir.
Dinin iki dünyada huzur ve mutluluk kaynağı olması, onun hükümlerinin hayata geçirilmesi ile doğru orantılıdır. Hükümleri ile amel edenler yol alırken dini, yaşantısından uzak tutanlar ise bu huzur ve mutluluk kaynağından istifade edemezler. İmam Gazâlî [rahmetullâhi aleyh] amelsiz müminleri şöyle tanımlar: ‘Amelsiz mü'min, bütün hayâti faaliyetleri durmuş, sadece nefes alıp vermekle canlılık emâresi gösteren komadaki insan gibidir. Bunun yaşadığı hayatın kıymeti ne ise, ibadet ve güzel davranışlardan yoksun kimselerdeki imanın kıymeti de odur.' Dolayısıyla fıkıhtan/din bilgisinden yoksun bir kişi de amellerini Allah'ın muradına uygun bir şekilde yapamayacağından, İmam Gazâlî'nin [rahmetullâhi aleyh] tanımladığı kimsenin grubuna girer. Zira fıkıh bilinmeden dini gerçek manada yaşamak mümkün değildir.
Kadın erkek her müslümanın dinini yaşayabilmesi için gereken asgari bilgiye sahip olması ‘farz-ı ayn'dır. İşte mü'minlerin bilmesi gereken temel fıkhî bilgilerin bir araya getirildiği ilmihal kitaplarının asıl telif sebebi bu hükümdür, diyebiliriz.
İlmihal kitapları, İslâm dininin esaslarını ve prensiplerini ortaya koyan, her seviyeden insanın anlayabileceği bir dille yazılıp toplumun yararına sunulan kısa ve öz eserlerdir. Sadeleştirmesini yaptığımız Mızraklı İlmihal de bu amaca yönelik hazırlanan ilk eser olma özelliğini taşımaktadır.
Osmanlı döneminde "ilmihal” geleneğinin ilk örneği olan Mızraklı, anonim bir eserdir. Yazarı belli olmayan kitabın, kimi yerlerindeki atıflardan, eserin 16. yüzyıldan sonra yazıldığı anlaşılmaktadır.
‘Mızraklı' isminin, kitabın kapağında ve bazı sayfalarında bulunan mızrak ve sancak şeklinden veya eserin bulunabilen tek yazma nüshasında geçen ‘Mızraklı Efendi' ibaresinden esinlenmiş olduğu aktarılmaktadır.
Eserde bir müslümanın bilmesi gereken ibadet ve itikat bilgilerinin yanı sıra ahlak bilgileri de mevcuttur. İman, ibadet ve ahlak kurallarının hayatın ayrılmaz bir bütünü olduğunu ifade eden kendine özgü bir konu sıralaması vardır.
Mızraklı İlmihal'de genel olarak ihtilaflı konulara değinilmemiş, Hanefi mezhebince tercih edilen görüşler aktarılmaya çalışılmıştır. Kimi yerlerde, mezhep içindeki görüş ayrılıkları da verilmiştir.
Mızraklı İlmihal, Osmanlı döneminde mahalle mekteplerinde başlangıç seviyesinde okutulan ayrıca halk arasında camilerde ve evlerde gruplar halinde okunan ve okutulan bir eserdir. Eserin birçok kimse tarafından okunup ezberlenmesi, selis ve akıcı üslubu ile alakalıdır. Bu sebeple eserde güzel ve hayırlı işleri özendirmek/teşvik etmek ve dinen mahzurlu görünen davranışlardan sakındırmak için kullanılan üslup abartı olarak algılanmamalıdır. İyi bir Müslüman olma, okuyucu üzerinde kolay etki bırakma ve bilgilerin akılda daha kolay kalmasını sağlama amacına hizmet etmesi bakımında bu üslubun kullanıldığını söylemek münasiptir.
Kitabı sadeleştirirken, mümkün mertebe metne bağlı bir sadeleştirme metodu takip etmeye çalıştık.
Metinde olmayan; fakat cümlenin anlaşılmasını kolaylaştıran ilaveleri parantez içinde verdik.
Eserde zikredilen bazı terimleri de dipnotlarda açıkladık. Ayrıca anlaşılmayan ve izaha muhtaç bazı konuların tafsilatına da dipnotlarda değinmeyi uygun bulduk.
İlmihal bilgisinin önemini Necip Fazıl şu iki mısra ile dile getirmiştir:
Yandı kitap dağlarım, ne garip bir hal oldu!
Sonunda bana kalan, yalnız ilmihal oldu!
Eserin, faydalı olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyoruz.
Çalışma ve gayret bizden, hedefe ve başarıya ulaştırma ise Allah'tandır.