“Spinoza, kutsal kitap eleştirisini sadece metnin muhtevası ile sınırlamamış; metnin yazarının da tartışmalı olduğunu belirtmiştir. Ona göre; Tevrat metninin yazarının hz. Musa olması mümkün değildir. Spinoza, metnin sahibinin şüpheli olmasından hareketle, söz konusu metinden otorite devşirmenin de mümkün olmayacağı sonucuna varır. Netice olarak Spinoza, siyasi ve dini makamların hiçbirisinin ‘Tanrı adına' otorite sahibi olduğunu iddia etmesinin doğru olmayacağı sonucuna varır. Yani, beşer ürünü olan bir ‘metnin' ilahi otoritesi olmayacağı için, hiçbir kurumun böyle bir iddiada bulunması mümkün değildir. Ona göre, metnin kutsallığı ‘ontolojik' değil, ‘ahlaki'dir. Spinoza, yaptığı araştırmalar sonucunda, Yahudi kutsal kitabının en önemli kısmı olan Tevrat'ın ve onu takip eden yedi kitabın yazarının Ezra (M.Ö. 6. yy.) olduğu sonucuna varır.”
“Spinoza, kutsal kitap eleştirisini sadece metnin muhtevası ile sınırlamamış; metnin yazarının da tartışmalı olduğunu belirtmiştir. Ona göre; Tevrat metninin yazarının hz. Musa olması mümkün değildir. Spinoza, metnin sahibinin şüpheli olmasından hareketle, söz konusu metinden otorite devşirmenin de mümkün olmayacağı sonucuna varır. Netice olarak Spinoza, siyasi ve dini makamların hiçbirisinin ‘Tanrı adına' otorite sahibi olduğunu iddia etmesinin doğru olmayacağı sonucuna varır. Yani, beşer ürünü olan bir ‘metnin' ilahi otoritesi olmayacağı için, hiçbir kurumun böyle bir iddiada bulunması mümkün değildir. Ona göre, metnin kutsallığı ‘ontolojik' değil, ‘ahlaki'dir. Spinoza, yaptığı araştırmalar sonucunda, Yahudi kutsal kitabının en önemli kısmı olan Tevrat'ın ve onu takip eden yedi kitabın yazarının Ezra (M.Ö. 6. yy.) olduğu sonucuna varır.”