Modern Dünya Sistemi 2. Cilt Avrupa Dünya Ekonomisinin Pekiştirilmesi ve Merkantilizm 1600 - 1750
Eğer eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünya istiyorsak, bu ideallerin hangi şartlar altında gerçekleştirilebileceğini de kavramak zorundayız. Bunu yapmak için de her şeyden önce dünya-sisteminin doğası ve bugüne kadarki evriminin gözler önüne serilmesi ve hem bugün hem de gelecekte olması muhtemel gelişmelerin çeşitlilik derecesinin ortaya konması gerekir. Böyle bir bilgi güç demektir. Ve bu bilgi benim kendime yükümlülük olarak seçtiğim hedefler çerçevesinde, en fazla, dünya nüfusunun sayıca daha kabarık ve ezilen kesimlerinin işine yarayacak bir güç olma niteliğindedir.
Çağdaş sosyal bilimlerin çoğu -bu maske arkasında gizli sosyal psikoloji oldukları zamanlar hariç- grupların ve örgütlenmelerin incelenmesine dönüşmüş durumdadır. Fakat bu çalışma sosyal sistemlerin incelenmesini içermektedir, grupların değil. Araştırmanın odağında bir sosyal sistem olduğunda, sosyal bilimler arasındaki klasik ayrımlar anlamını yitirir. Antropoloji, ekonomi, siyaset bilimi, sosyoloji -ve tarih-, sosyal bilimler disiplininin belli bir liberal devlet anlayışı ve devletin sosyal düzeninin fonksiyonel ve coğrafi alt bölümlerde ilişki biçimleri üzerine oturtulmuş kısımlarından ibarettir. Eğer araştırmacının odağı örgütlenmeler ise sınırlı, belli bir anlam taşırlar. Ama konu sosyal sistem ise hiçbir manaları yoktur. Burada çok disiplinli bir yöntem önermiyorum, aksine önerim tek disiplinli bir yaklaşım. Bu kitabın kapsamlı içeriği, ümit ederim ki bununla neyi kastettiğimi ve bu konuyu ne kadar ciddiye aldığımı açıklığa kavuşturacaktır.
Eğer eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünya istiyorsak, bu ideallerin hangi şartlar altında gerçekleştirilebileceğini de kavramak zorundayız. Bunu yapmak için de her şeyden önce dünya-sisteminin doğası ve bugüne kadarki evriminin gözler önüne serilmesi ve hem bugün hem de gelecekte olması muhtemel gelişmelerin çeşitlilik derecesinin ortaya konması gerekir. Böyle bir bilgi güç demektir. Ve bu bilgi benim kendime yükümlülük olarak seçtiğim hedefler çerçevesinde, en fazla, dünya nüfusunun sayıca daha kabarık ve ezilen kesimlerinin işine yarayacak bir güç olma niteliğindedir.
Çağdaş sosyal bilimlerin çoğu -bu maske arkasında gizli sosyal psikoloji oldukları zamanlar hariç- grupların ve örgütlenmelerin incelenmesine dönüşmüş durumdadır. Fakat bu çalışma sosyal sistemlerin incelenmesini içermektedir, grupların değil. Araştırmanın odağında bir sosyal sistem olduğunda, sosyal bilimler arasındaki klasik ayrımlar anlamını yitirir. Antropoloji, ekonomi, siyaset bilimi, sosyoloji -ve tarih-, sosyal bilimler disiplininin belli bir liberal devlet anlayışı ve devletin sosyal düzeninin fonksiyonel ve coğrafi alt bölümlerde ilişki biçimleri üzerine oturtulmuş kısımlarından ibarettir. Eğer araştırmacının odağı örgütlenmeler ise sınırlı, belli bir anlam taşırlar. Ama konu sosyal sistem ise hiçbir manaları yoktur. Burada çok disiplinli bir yöntem önermiyorum, aksine önerim tek disiplinli bir yaklaşım. Bu kitabın kapsamlı içeriği, ümit ederim ki bununla neyi kastettiğimi ve bu konuyu ne kadar ciddiye aldığımı açıklığa kavuşturacaktır.