Büyük Şehir Adamı Hasta Eder!
Küçükusta, herkesin anlayacağı mizahi üslubuyla metropolde hastalanmadan yaşamanın yollarını anlatıyor...
Güzelim bir yaz tatilinden işe döndünüz. İşin ilk günü üstünüze bir titreme, ateş, halsizlik geldi. Klima ateşine tutulmuş olabilirsiniz. Atlattınız diyelim, ama çalıştığınız plaza peşinizi bırakmıyor ki... Açılmayan camlar, güneşsizlik ve merkezi ısıtma, çalıştığınız yerin havasını kirletiyor. Bu da dayanılmaz bir baş ağrısı ve uyuşukluk yapıyor. Doktorunuz teşhisi koydu: Hasta Bina Sendromu! "Eve git dinlen" dedi, eve geldiniz. Kediniz koltukta mışıl mışıl uyuyor...
O da ne, birden kaşınıp kabarmaya başladınız. Minik dosta elveda deme vakti, meğer kediye alerjiniz varmış! Pisi pisiyi sokağa saldınız, kendinizi mutfağa. Gofret çekti canınız. Aman dikkat! Janjanlı paketin içindeki aspartam ve benzoik asit, hiperaktiviteye yol açabilir. "Bu kadar da olmaz" demeyin, siz en iyisi cepten doktorunuzu arayın. Yok yok, bunu da yapmayın! Çünkü cep telefonları astımı, saman nezlesini ve egzamayı tetikleyebiliyor!
İşte Size "Modern Zaman Hastalıkları"
Hayykitap şimdi de Acil Serisi'nden çıkan yeni kitabı "Modern Zaman Hastalıkları" ile şehir yaşamının sağlımıza çıkardığı ağır faturayı ortaya koyuyor. Evet! Şehirli olmanın da bir bedeli var Astım, kamusal alan alerjisi, reflü, klima ateşi, hasta bina sendromu, janjanlı paket hiperaktivitesi, lejyoner hastalığı, İstanbul bronşiti, cep telefonu alerjisi ve modern yaşamın getirdiği diğer "yeni" hastalıklar
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta yazdığı "Modern Zaman Hastalıkları" isimli kitapta; herkesin anlayacağı mizahi üslubuyla birbirinden "ilginç" metropol hastalıklarını masaya yatırıyor, metropolde hastalanmadan yaşamanın yollarını anlatıyor ve korunma reçeteleri veriyor.
Anne adaylarının beslenme bozukluğu ve yaptıkları diyetler, hatta son dönemlerde moda olan sezaryen doğumlar astım riskini artırıyor, en küçük kutlamaların bile vazgeçilmez eğlencesi olan havai fişekler astım krizine neden oluyor. Okul alerjisini anlamaya çalışırken bir de balayı alerjisi çıkıyor karşımıza. Ve burçlara göre hastalıklar şekilleniyor. Beyin kanserinin oğlak ve kova burçlarında fazla görüldüğü, astımın ise yengeç burcunu sevdiği söyleniyor, şizofreninin burçlarla bir ilgisi olup olmadığı araştırılıyor. Bütün bunları en detaylı haliyle ve çarpıcı üslubuyla kitapta anlatan Prof. Küçükusta aslında hepsinin temelini oluşturan bir noktaya şöyle dikkat çekiyor: Neden reflü, röfle kadar moda?
Son 20 yılda astım ve alerjik hastalıkların görülme oranlarındaki büyük artış uzmanları korkutuyor, çünkü istatistiklere göre dünyada şu anda 150 milyonu astım olmak üzere her yaştan 500 milyon insanda alerjik bir hastalık var. İşin ilginç yanı ise, bu hastalıkların özellikle gelişmiş ülkelerde çocuk ve genç erişkinler arasında adeta "salgın" bir hastalık gibi her geçen gün yaygınlaşmasıdır. Bu kadar kısa sürede insanların genetik yapılarında bir değişiklik olması mümkün olmadığından, bu artışın çevresel faktörlerle ilgili olduğu düşünülüyor. Bunların başında da "batı tarzı yaşam alışkanlıkları"nın getirdiği farklılıklar geliyor.
Yaşamımız değişiyor...
Oturduğumuz evlerden iş yerlerimize, yuva ve anaokullarımızdan üniversitelerimize, giyim kuşamımızdan yiyip içtiklerimize, tatillerimizden bayramlarımıza, eğlencelerimize kadar hiçbir şey eskisi gibi değil... Çoğumuz kapalı mekânlarda yaşıyor, oturarak çalışıyoruz. Eskiden para kazanmak için kaslar kullanılırken, artık kafa ve çene çalıştırılıyor. Neredeyse herkesin arabası var. Yol yürümediğimiz gibi merdiven de çıkmıyoruz eskisi gibi, çünkü birçok binada asansör var, yürüyen merdiven var, yürüyen bantlar var.
Büyük Şehir Adamı Hasta Eder!
Küçükusta, herkesin anlayacağı mizahi üslubuyla metropolde hastalanmadan yaşamanın yollarını anlatıyor...
Güzelim bir yaz tatilinden işe döndünüz. İşin ilk günü üstünüze bir titreme, ateş, halsizlik geldi. Klima ateşine tutulmuş olabilirsiniz. Atlattınız diyelim, ama çalıştığınız plaza peşinizi bırakmıyor ki... Açılmayan camlar, güneşsizlik ve merkezi ısıtma, çalıştığınız yerin havasını kirletiyor. Bu da dayanılmaz bir baş ağrısı ve uyuşukluk yapıyor. Doktorunuz teşhisi koydu: Hasta Bina Sendromu! "Eve git dinlen" dedi, eve geldiniz. Kediniz koltukta mışıl mışıl uyuyor...
O da ne, birden kaşınıp kabarmaya başladınız. Minik dosta elveda deme vakti, meğer kediye alerjiniz varmış! Pisi pisiyi sokağa saldınız, kendinizi mutfağa. Gofret çekti canınız. Aman dikkat! Janjanlı paketin içindeki aspartam ve benzoik asit, hiperaktiviteye yol açabilir. "Bu kadar da olmaz" demeyin, siz en iyisi cepten doktorunuzu arayın. Yok yok, bunu da yapmayın! Çünkü cep telefonları astımı, saman nezlesini ve egzamayı tetikleyebiliyor!
İşte Size "Modern Zaman Hastalıkları"
Hayykitap şimdi de Acil Serisi'nden çıkan yeni kitabı "Modern Zaman Hastalıkları" ile şehir yaşamının sağlımıza çıkardığı ağır faturayı ortaya koyuyor. Evet! Şehirli olmanın da bir bedeli var Astım, kamusal alan alerjisi, reflü, klima ateşi, hasta bina sendromu, janjanlı paket hiperaktivitesi, lejyoner hastalığı, İstanbul bronşiti, cep telefonu alerjisi ve modern yaşamın getirdiği diğer "yeni" hastalıklar
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta yazdığı "Modern Zaman Hastalıkları" isimli kitapta; herkesin anlayacağı mizahi üslubuyla birbirinden "ilginç" metropol hastalıklarını masaya yatırıyor, metropolde hastalanmadan yaşamanın yollarını anlatıyor ve korunma reçeteleri veriyor.
Anne adaylarının beslenme bozukluğu ve yaptıkları diyetler, hatta son dönemlerde moda olan sezaryen doğumlar astım riskini artırıyor, en küçük kutlamaların bile vazgeçilmez eğlencesi olan havai fişekler astım krizine neden oluyor. Okul alerjisini anlamaya çalışırken bir de balayı alerjisi çıkıyor karşımıza. Ve burçlara göre hastalıklar şekilleniyor. Beyin kanserinin oğlak ve kova burçlarında fazla görüldüğü, astımın ise yengeç burcunu sevdiği söyleniyor, şizofreninin burçlarla bir ilgisi olup olmadığı araştırılıyor. Bütün bunları en detaylı haliyle ve çarpıcı üslubuyla kitapta anlatan Prof. Küçükusta aslında hepsinin temelini oluşturan bir noktaya şöyle dikkat çekiyor: Neden reflü, röfle kadar moda?
Son 20 yılda astım ve alerjik hastalıkların görülme oranlarındaki büyük artış uzmanları korkutuyor, çünkü istatistiklere göre dünyada şu anda 150 milyonu astım olmak üzere her yaştan 500 milyon insanda alerjik bir hastalık var. İşin ilginç yanı ise, bu hastalıkların özellikle gelişmiş ülkelerde çocuk ve genç erişkinler arasında adeta "salgın" bir hastalık gibi her geçen gün yaygınlaşmasıdır. Bu kadar kısa sürede insanların genetik yapılarında bir değişiklik olması mümkün olmadığından, bu artışın çevresel faktörlerle ilgili olduğu düşünülüyor. Bunların başında da "batı tarzı yaşam alışkanlıkları"nın getirdiği farklılıklar geliyor.
Yaşamımız değişiyor...
Oturduğumuz evlerden iş yerlerimize, yuva ve anaokullarımızdan üniversitelerimize, giyim kuşamımızdan yiyip içtiklerimize, tatillerimizden bayramlarımıza, eğlencelerimize kadar hiçbir şey eskisi gibi değil... Çoğumuz kapalı mekânlarda yaşıyor, oturarak çalışıyoruz. Eskiden para kazanmak için kaslar kullanılırken, artık kafa ve çene çalıştırılıyor. Neredeyse herkesin arabası var. Yol yürümediğimiz gibi merdiven de çıkmıyoruz eskisi gibi, çünkü birçok binada asansör var, yürüyen merdiven var, yürüyen bantlar var.