Mola, bir nefes alma, hızla akan zamana bir anlığına dokunma belki...
Ayten Çelebi Kural, romanına Mola adını verirken kahramanı Duru'nun omuzlarındaki yükü hafifletmek ister gibi...
Kadın sevgilidir, annedir, eştir ama hepsinden önemlisi insandır. Peki, kadın bir insan olarak toplumda hak ettiği yerde midir?
Yazar, Duru'ya kadının toplumdaki konumunu, en sevdiği insanların bakış açısıyla kendini sorgulatıyor. Duru, kendini sorguladıkça özgürleşiyor ve içindeki kadın Bahar ile buluşuyor:
Loş bir otel odasının sessiz ve adressiz yapısından özgürlük akıyor. İçimdeki Bahar asi bir silkinişle koynumdan çıkarak karşıma geçiyor; hatta gidiş saatini, gününü ertelemekten yana. Yıllar sonra, çölde bir kaynak gibi yakaladığı fırsatı, bir yudum su alıp dudağı bile ıslanmadan, olduğu yerde bırakıp gitmek, şansını kör kuyulara gömmekten farksız geliyo. Heyecanını bastıramıyor; bastırmak da istemiyor; kalbinden başka bir organı olmadığını fark ederek ellerime, ayaklarıma dolanıp, yalvarıyor. Mahzende kalan yıllarının acısını çıkarmak ve yarım kalan aşkını yaşamak, ortak bedenimi bir defalık alarak koşup Baran'a sarılmak, saçlarını okşatmak, kokusunu içine çekmek istiyor.
Duru mu Bahar, Bahar mı Duru?
Bu sorunun yanıtı Mola'da saklı...
Mola, bir nefes alma, hızla akan zamana bir anlığına dokunma belki...
Ayten Çelebi Kural, romanına Mola adını verirken kahramanı Duru'nun omuzlarındaki yükü hafifletmek ister gibi...
Kadın sevgilidir, annedir, eştir ama hepsinden önemlisi insandır. Peki, kadın bir insan olarak toplumda hak ettiği yerde midir?
Yazar, Duru'ya kadının toplumdaki konumunu, en sevdiği insanların bakış açısıyla kendini sorgulatıyor. Duru, kendini sorguladıkça özgürleşiyor ve içindeki kadın Bahar ile buluşuyor:
Loş bir otel odasının sessiz ve adressiz yapısından özgürlük akıyor. İçimdeki Bahar asi bir silkinişle koynumdan çıkarak karşıma geçiyor; hatta gidiş saatini, gününü ertelemekten yana. Yıllar sonra, çölde bir kaynak gibi yakaladığı fırsatı, bir yudum su alıp dudağı bile ıslanmadan, olduğu yerde bırakıp gitmek, şansını kör kuyulara gömmekten farksız geliyo. Heyecanını bastıramıyor; bastırmak da istemiyor; kalbinden başka bir organı olmadığını fark ederek ellerime, ayaklarıma dolanıp, yalvarıyor. Mahzende kalan yıllarının acısını çıkarmak ve yarım kalan aşkını yaşamak, ortak bedenimi bir defalık alarak koşup Baran'a sarılmak, saçlarını okşatmak, kokusunu içine çekmek istiyor.
Duru mu Bahar, Bahar mı Duru?
Bu sorunun yanıtı Mola'da saklı...