Bir felsefe sistemi, nazarî bir felsefe öğretisi etrafında düzenlice örülmüş kavramlar yumağının oluşturduğu bir bütündür. Onun için felsefe sistemleri, bilimsel olarak kurulan nazariyeler bütünlüğüdür. Bu eser Molla Sadrâ'nın varlık teorisi üzerine kurduğu felsefî sisteminde yer verdiği öğretileri nasıl bir kavramlar örgüsü içerisinde sunduğunu ortaya koymaya çalışmıştır. Anlaşılıyor ki, Sadrâ varlık öğretisinin gereği olarak me'âd için Meşşaî filozoflarla kelamcılar arasında bir konumu savunmuştur. Yani, ahiret ne kelamcıların dediği gibi saf maddi bir varlık âlemi, ne de filozofların savunmaya çalıştığı saf aklî varoluş düzeyinde ruhanî bir varlık âlemi olacaktır. Bunların ötesinde hareket-i cevheriyenin teşkîk olarak gerçekleştiği bir varlık düzeyi olacaktır. Bunları ortaya koyabilmek için yazar ruh-benden ilişkisi, tenasüh, kabir hayatı, meâdın keyfiyeti, ba's ve haşir, sırat, amel defterlerinin dağıtılması, hesap ve mizan, cennet, cehennem gibi konu ile ilişkili birçok mesele ele almıştır. İslam felsefesinde önemli bir konu olan ölüm sonrası hayat, varlığın asıl anlam kazandığı mebde' ve me'âd olarak düşünce geleneğimizin yaygın bir tartışma konusunu teşkil etmektedir. Bu tartışmalara ışık tutacağına inandığım böyle bir çalışmayı ilim dünyamıza kazandırdığı için Mahmut Meçin'e müteşekkir olduğumuzu belirtirken ilmî çalışmalarının devamını diler başarılar niyaz ederim.
Bir felsefe sistemi, nazarî bir felsefe öğretisi etrafında düzenlice örülmüş kavramlar yumağının oluşturduğu bir bütündür. Onun için felsefe sistemleri, bilimsel olarak kurulan nazariyeler bütünlüğüdür. Bu eser Molla Sadrâ'nın varlık teorisi üzerine kurduğu felsefî sisteminde yer verdiği öğretileri nasıl bir kavramlar örgüsü içerisinde sunduğunu ortaya koymaya çalışmıştır. Anlaşılıyor ki, Sadrâ varlık öğretisinin gereği olarak me'âd için Meşşaî filozoflarla kelamcılar arasında bir konumu savunmuştur. Yani, ahiret ne kelamcıların dediği gibi saf maddi bir varlık âlemi, ne de filozofların savunmaya çalıştığı saf aklî varoluş düzeyinde ruhanî bir varlık âlemi olacaktır. Bunların ötesinde hareket-i cevheriyenin teşkîk olarak gerçekleştiği bir varlık düzeyi olacaktır. Bunları ortaya koyabilmek için yazar ruh-benden ilişkisi, tenasüh, kabir hayatı, meâdın keyfiyeti, ba's ve haşir, sırat, amel defterlerinin dağıtılması, hesap ve mizan, cennet, cehennem gibi konu ile ilişkili birçok mesele ele almıştır. İslam felsefesinde önemli bir konu olan ölüm sonrası hayat, varlığın asıl anlam kazandığı mebde' ve me'âd olarak düşünce geleneğimizin yaygın bir tartışma konusunu teşkil etmektedir. Bu tartışmalara ışık tutacağına inandığım böyle bir çalışmayı ilim dünyamıza kazandırdığı için Mahmut Meçin'e müteşekkir olduğumuzu belirtirken ilmî çalışmalarının devamını diler başarılar niyaz ederim.