Şüphesiz, geçmişin bilinmesi toplumlar için çok önem arzeder. Zira toplumların gelecekleri, tarihi seyir içinde gelişen kültürleri, kurumları, ancak daha önceki tarihleriyle açıklanabilir. İnsanoğlu da yaşadığı müddetçe her zaman ve mekanda tarihin bir kesiti ile karşı karşıyadır. Dolayısıyla onun her ne şekilde olursa olsun kendi tarihinden kaçması mümkün değildir. O halde, bir anlamda geçmişi geleceğe taşıyan tarihçilerin bu işi yaparken fonksiyonları ne olmalıdır? Tarihçi çeşitli hislerin tazyiki ile tarihi malzemeye kendi değerlendirmeleri doğrultusunda müdahalede bulunmalı mıdır? Yoksa olduğu gibi geleceğe mi aktarmalıdır? Bu şekildeki sorulara elbette mantık sınırları dahilinde bir cevap verilmeli ve tarafgir yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. Çünkü geçmişe ışık tutacak tarihi malzemenin zaten kıt olduğu düşünülürse; böyle bir müdahalenin yapılması geçmişin daha da karanlığa itilmesi demektir.
Şüphesiz, geçmişin bilinmesi toplumlar için çok önem arzeder. Zira toplumların gelecekleri, tarihi seyir içinde gelişen kültürleri, kurumları, ancak daha önceki tarihleriyle açıklanabilir. İnsanoğlu da yaşadığı müddetçe her zaman ve mekanda tarihin bir kesiti ile karşı karşıyadır. Dolayısıyla onun her ne şekilde olursa olsun kendi tarihinden kaçması mümkün değildir. O halde, bir anlamda geçmişi geleceğe taşıyan tarihçilerin bu işi yaparken fonksiyonları ne olmalıdır? Tarihçi çeşitli hislerin tazyiki ile tarihi malzemeye kendi değerlendirmeleri doğrultusunda müdahalede bulunmalı mıdır? Yoksa olduğu gibi geleceğe mi aktarmalıdır? Bu şekildeki sorulara elbette mantık sınırları dahilinde bir cevap verilmeli ve tarafgir yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. Çünkü geçmişe ışık tutacak tarihi malzemenin zaten kıt olduğu düşünülürse; böyle bir müdahalenin yapılması geçmişin daha da karanlığa itilmesi demektir.