“Defalarca Küllerinden Doğan Bir Kadının Hikayesi”
Bir kadını takdimimdir... Görünümü değerli bir mücevher kadar parlak, iç dünyası yalın bir taş kadar soğuk ve tenha. Zümrüt yeşili gözlerinde isyan var. O, yenilgiyi inkar etmeye ant içmiş, yangınların ardından küllerinden doğan bir Anka: Zümrüt Paşaoğlu…
Zümrüt'ün kaybolduğu labirent, kaderinden çıkış yolu ararken tehlikelerle doludur. Zengin ve saygın bir avukatın güzelliği dillere destan kızı da olsa hayatın gazabından kurtulamaz. Mesleği olan gazetecilikte zirveye yükselmesine rağmen var olma mücadelesi asla bitmez. Yüreğini kanırtan değersizlik hissi onu dibe çekerken, üvey annesinin sevgisizliği, çocukken uğradığı taciz, bulimia, kendinden dahi çok sevdiği adamın sıra dışı ihaneti, kocasının hakaretleri, mobbing, uğradığı tecavüz, evlat acısı ve imkânsız gibi görünen bir aşk ile nasıl başa çıktığının hikayesidir “Mücevher Gözlü Anka”.
Eminim ki bu romanın sayfalarını okudukça Zümrüt Paşaoğlu'nun attığı sessiz çığlıkları işiteceksiniz, acıları belki size tanıdık gelecek. Her kadın, yüreğinin yangın yerinden göğe yükselen bir Anka değil midir zaten?
“Defalarca Küllerinden Doğan Bir Kadının Hikayesi”
Bir kadını takdimimdir... Görünümü değerli bir mücevher kadar parlak, iç dünyası yalın bir taş kadar soğuk ve tenha. Zümrüt yeşili gözlerinde isyan var. O, yenilgiyi inkar etmeye ant içmiş, yangınların ardından küllerinden doğan bir Anka: Zümrüt Paşaoğlu…
Zümrüt'ün kaybolduğu labirent, kaderinden çıkış yolu ararken tehlikelerle doludur. Zengin ve saygın bir avukatın güzelliği dillere destan kızı da olsa hayatın gazabından kurtulamaz. Mesleği olan gazetecilikte zirveye yükselmesine rağmen var olma mücadelesi asla bitmez. Yüreğini kanırtan değersizlik hissi onu dibe çekerken, üvey annesinin sevgisizliği, çocukken uğradığı taciz, bulimia, kendinden dahi çok sevdiği adamın sıra dışı ihaneti, kocasının hakaretleri, mobbing, uğradığı tecavüz, evlat acısı ve imkânsız gibi görünen bir aşk ile nasıl başa çıktığının hikayesidir “Mücevher Gözlü Anka”.
Eminim ki bu romanın sayfalarını okudukça Zümrüt Paşaoğlu'nun attığı sessiz çığlıkları işiteceksiniz, acıları belki size tanıdık gelecek. Her kadın, yüreğinin yangın yerinden göğe yükselen bir Anka değil midir zaten?