“Müdür Nebahat hayatında ilk defa bu kadar mutluydu. Bütün sert surat ifadesini bir kenara bırakmış, yerine kocaman bir mutluluğun konmasına müsaade etmişti. Bembeyaz dişleri yeryüzünü örten bembeyaz örtüyü bile kıskandıran beyazlığıyla, kırmızı dudaklarının arasında beliriyor; gözlerinin içi gülüyordu. Selim, Nebahat'a bu kadar yakın olmanın verdiği mutlulukla ne yapacağına bilmeden öylece bu mutlu tabloya bakıp deli gibi gülüyordu. On yıl aradan sonra gelen ela gözlü bebekleri mutluluk namına ne varsa yanında getirmişti.
Nebahat bir an önce, kendi eliyle hazırladığı, pembe renklerle döşediği bebek odasına bebeğini hastanenin kasvetli havasından kurtarıp götürmek istiyordu. Babaanne, Nebahat'la aynı fikirde olacak ki çoktan torununu kundaklamıştı bile. Selim'in biraz daha hastanede kalma fikri, ikisini de ikna edememişti. Dışarıda fırtına yeniden hareketlenmeye başlamıştı...”
“Müdür Nebahat hayatında ilk defa bu kadar mutluydu. Bütün sert surat ifadesini bir kenara bırakmış, yerine kocaman bir mutluluğun konmasına müsaade etmişti. Bembeyaz dişleri yeryüzünü örten bembeyaz örtüyü bile kıskandıran beyazlığıyla, kırmızı dudaklarının arasında beliriyor; gözlerinin içi gülüyordu. Selim, Nebahat'a bu kadar yakın olmanın verdiği mutlulukla ne yapacağına bilmeden öylece bu mutlu tabloya bakıp deli gibi gülüyordu. On yıl aradan sonra gelen ela gözlü bebekleri mutluluk namına ne varsa yanında getirmişti.
Nebahat bir an önce, kendi eliyle hazırladığı, pembe renklerle döşediği bebek odasına bebeğini hastanenin kasvetli havasından kurtarıp götürmek istiyordu. Babaanne, Nebahat'la aynı fikirde olacak ki çoktan torununu kundaklamıştı bile. Selim'in biraz daha hastanede kalma fikri, ikisini de ikna edememişti. Dışarıda fırtına yeniden hareketlenmeye başlamıştı...”