Muhacirname Karamanlı Muhacirler İçin Şiirin Sedası / Poetry's Voice For The Karamanlidhes Refugees

Stok Kodu:
9786054640478
Boyut:
19.50x27.50
Sayfa Sayısı:
168
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-04
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe İngilizce
%15 indirimli
40,00
34,00
9786054640478
654705
Muhacirname
Muhacirname Karamanlı Muhacirler İçin Şiirin Sedası / Poetry's Voice For The Karamanlidhes Refugees
34.00

Nüfus Mtibadelesini takip eden 1924-27 yılları arasında Atina'da Yunan harfli Türkçe (Karamanlıca) olarak yayımlanan Muhacir Sedası gazetesinden alınan bu şiirler kadim Anadolu Ortodokslarının gurbette, yeni 'vatan'ınında tecrübe ettiği yoksulluk, çaresizlik ve hasretin berrak bir anlatımı ve derbeder mübadillerin yanyana ve kaderdaşlıkla birbirlerine tutunma çabasının tecessimüdür. Bu şiirler aynı zamanda Türkçe Halk Edebiyatının bugüne dek görmezden gelinen bir kolunu, tabir caizse kayıp bir halkasını teşkil eder. Türkiye Cumhuriyeti Liyakat Nişanı sahibi Tarihçi Evangelia Balta'dan çok konuşulacak bir derleme: Muhacirname.

Amansız koşullarda, başını sokacak bir yer ve karnını dayuracak bir lokma bulma mücadelesiyle geçen gündelik hayhuyun ortasında, Türkçe konuşan Anadolulu Ortodoksların kaleme aldığı bu şiirler söz konusu koşulları derinlemesine tasvir eder: Göç yolunda yakınlarını kaybetmeleri, Yunanistan'da sığındıkları bataklıklarla çevrili arazilerde nüfusun büyük bölümünü kırıp geçiren verem, tifo ve sıtma; yiyecek bir lokma için verilen mücadeleler; üstüne üstlük muhacirler için doğru düzgün hiçbir hazırlık yapmamış Yunan devletinin, dağ başlarında veya kuş uçmaz kervan geçmez bataklık düzlüklerde kendi başlarına bıraktığı bu insanların seyirci olduğu siyasi çatışmalar ve ihtiraslar; görevlerini yapması gerekirken umursamazlık ve mantıksızlığa boğulmuş hükümet görevlileri; yoksulların vahşice sömürülmesine karşılık, zenginlerin ayncalıklı muamele görmeleri; zaten kıt olan kaynakların paylaşımı üzerinde yerli halk ile muhacirler arasında çıkan ölümüne çatışmalar, yerlilerin tahkir edici saldırılan ve muhacirlere karşı şüpheci ve tepeden bakan tavırları, Türkçe konuşan Anadolulu Ortodokslann maruz kaldığı pek çok şey arasında ilk akla gelenlerdir. Unutulmuş Karamanlıca şiirleri derleyen bu eser, geri dönüşü olmayan bir gurbete gönderilmiş muhacirlerin bu kubbede kalan hoş sedaları değildir sadece, her şeyden önce onlann hatırasına bir saygı ifadesidir.

In the midst of the daily toil for food and shelter, the struggle for survival and their daily bread, in indescribably harsh conditions, the Turkish-speaking Anatolian refugees penned poetry whose inner depths portray it all. The death of loved ones during the flight from their native lands, tuberculosis, typhoid and malaria that wiped out many people sheltering in the swamplands, the hunger, the search for shelter, land and a day's wages; the inability of the ill-prepared Greek state to deal with such misery, the political conflicts and passions they observe in bewilderment, ignorant of politicized life; the savage exploitation of the poor and the persecuted by the wealthy opportunist, the daily confrontations and the fierce clashes with the natives over the sharing of the paltry resources, the scurrilous attacks, the local community's suspicion and scornful behaviour towards the refugee, made manifold in the case of the Turkish-speaking refugee. The collection and publication of these unknown Karamanlidika verses on refugeeism is first and foremost a tribute to their memoıy.

Semih Poroy'un Çizgileri Eşliğinde Türkçe ve İngilizce 25 şiir

A Bilingual Edition with 25 Sketches by Semih Poroy

Nüfus Mtibadelesini takip eden 1924-27 yılları arasında Atina'da Yunan harfli Türkçe (Karamanlıca) olarak yayımlanan Muhacir Sedası gazetesinden alınan bu şiirler kadim Anadolu Ortodokslarının gurbette, yeni 'vatan'ınında tecrübe ettiği yoksulluk, çaresizlik ve hasretin berrak bir anlatımı ve derbeder mübadillerin yanyana ve kaderdaşlıkla birbirlerine tutunma çabasının tecessimüdür. Bu şiirler aynı zamanda Türkçe Halk Edebiyatının bugüne dek görmezden gelinen bir kolunu, tabir caizse kayıp bir halkasını teşkil eder. Türkiye Cumhuriyeti Liyakat Nişanı sahibi Tarihçi Evangelia Balta'dan çok konuşulacak bir derleme: Muhacirname.

Amansız koşullarda, başını sokacak bir yer ve karnını dayuracak bir lokma bulma mücadelesiyle geçen gündelik hayhuyun ortasında, Türkçe konuşan Anadolulu Ortodoksların kaleme aldığı bu şiirler söz konusu koşulları derinlemesine tasvir eder: Göç yolunda yakınlarını kaybetmeleri, Yunanistan'da sığındıkları bataklıklarla çevrili arazilerde nüfusun büyük bölümünü kırıp geçiren verem, tifo ve sıtma; yiyecek bir lokma için verilen mücadeleler; üstüne üstlük muhacirler için doğru düzgün hiçbir hazırlık yapmamış Yunan devletinin, dağ başlarında veya kuş uçmaz kervan geçmez bataklık düzlüklerde kendi başlarına bıraktığı bu insanların seyirci olduğu siyasi çatışmalar ve ihtiraslar; görevlerini yapması gerekirken umursamazlık ve mantıksızlığa boğulmuş hükümet görevlileri; yoksulların vahşice sömürülmesine karşılık, zenginlerin ayncalıklı muamele görmeleri; zaten kıt olan kaynakların paylaşımı üzerinde yerli halk ile muhacirler arasında çıkan ölümüne çatışmalar, yerlilerin tahkir edici saldırılan ve muhacirlere karşı şüpheci ve tepeden bakan tavırları, Türkçe konuşan Anadolulu Ortodokslann maruz kaldığı pek çok şey arasında ilk akla gelenlerdir. Unutulmuş Karamanlıca şiirleri derleyen bu eser, geri dönüşü olmayan bir gurbete gönderilmiş muhacirlerin bu kubbede kalan hoş sedaları değildir sadece, her şeyden önce onlann hatırasına bir saygı ifadesidir.

In the midst of the daily toil for food and shelter, the struggle for survival and their daily bread, in indescribably harsh conditions, the Turkish-speaking Anatolian refugees penned poetry whose inner depths portray it all. The death of loved ones during the flight from their native lands, tuberculosis, typhoid and malaria that wiped out many people sheltering in the swamplands, the hunger, the search for shelter, land and a day's wages; the inability of the ill-prepared Greek state to deal with such misery, the political conflicts and passions they observe in bewilderment, ignorant of politicized life; the savage exploitation of the poor and the persecuted by the wealthy opportunist, the daily confrontations and the fierce clashes with the natives over the sharing of the paltry resources, the scurrilous attacks, the local community's suspicion and scornful behaviour towards the refugee, made manifold in the case of the Turkish-speaking refugee. The collection and publication of these unknown Karamanlidika verses on refugeeism is first and foremost a tribute to their memoıy.

Semih Poroy'un Çizgileri Eşliğinde Türkçe ve İngilizce 25 şiir

A Bilingual Edition with 25 Sketches by Semih Poroy

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat