"Teşhir" ifadesi, üzerinde hemen herkesin birkaç kelam edebildiği kavramlardan biridir. Bunun nedeni belki de bu kavramın insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olmasında yatmaktadır. Gerçekten, bu olgu, geçmişten günümüze kadar olgu ve değerini koruyarak varlığını sürdürmüştür. Prensip itibariyle, insanı konu alan ve onunla varlığını sürdüren "teşhir", 21'inci yüzyılda dahi kendisinden söz ettirebilmiştir.
Konuyla ilgili olarak Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisinde "Mukayeseli Hukuk ve Hukuk Tarihi Açısından Yaptırım Türü Olarak Teşhir" adlı makalemiz 2007 senesinde yayınlanmıştı. Makale, teşhir yaptırımı ile ilgili ilk çalışması olmasından ötürü olsa gerek literatür tarafından dikkate alındı. Belirtmek gerekir ki makelemiz, elinizdeki kitap ile değerlendirildiğinde, daha dar kapsamlıdır. Ayrıca kitabımızda teşhirin tanımı gibi bazı hususlarda değişikliğe gitiiğimizi ifade etmek gerekir.
Çalışmanın son halini bulması yaklaşık olarak 4 yıl sürmüştür. Fakat araştırma tekniğini bilmek ve uygulamak, farklı olguları mukayese etmek, karşılaşılan durumları yorumlamak için belirli bir hukuk mantığı ve kültürü gerekmektedir. Ancak bu şekilde hukuki bir müessese hakkında söz sahibi olunabilir. Bu nedenle çalışmanın süresini dört yıla sığdırmak pek de doğru değil.
Çalışma okunurken arşiv belgelerinin tercümeleri ile ilgili bir iki hususa değinmek lazım. [ ] işaretinin arasında kalan kelimeler tarafımızdan eklendiğini göstermektedir. Bir kelimenin yanında (?) varsa, o kelimenin okunuşundan emin olmadığımız anlaşılmalıdır. (...) ifadesi de vesikada o bölgenin yırtılmış veya okunamayacak kadar kötü olduğunu göstermektedir.
Hicri ve Rumi takvime göre yazılmış olan orjinal metinlerin miladi takvimde hangi yıla tekabül ettiği metnin içinde [ ] işareti ile belirtilmiştir. Eserin metin kısmında 993/1585 şeklinde ifade edilen tarihler ise şu şekilde anlaşılmalıdır: 993 hicri veya Rumi takvime göre belirtilmiş tarih iken; 1585 miladi takvime göre belirlenmiş tarihtir.
"Teşhir" ifadesi, üzerinde hemen herkesin birkaç kelam edebildiği kavramlardan biridir. Bunun nedeni belki de bu kavramın insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olmasında yatmaktadır. Gerçekten, bu olgu, geçmişten günümüze kadar olgu ve değerini koruyarak varlığını sürdürmüştür. Prensip itibariyle, insanı konu alan ve onunla varlığını sürdüren "teşhir", 21'inci yüzyılda dahi kendisinden söz ettirebilmiştir.
Konuyla ilgili olarak Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisinde "Mukayeseli Hukuk ve Hukuk Tarihi Açısından Yaptırım Türü Olarak Teşhir" adlı makalemiz 2007 senesinde yayınlanmıştı. Makale, teşhir yaptırımı ile ilgili ilk çalışması olmasından ötürü olsa gerek literatür tarafından dikkate alındı. Belirtmek gerekir ki makelemiz, elinizdeki kitap ile değerlendirildiğinde, daha dar kapsamlıdır. Ayrıca kitabımızda teşhirin tanımı gibi bazı hususlarda değişikliğe gitiiğimizi ifade etmek gerekir.
Çalışmanın son halini bulması yaklaşık olarak 4 yıl sürmüştür. Fakat araştırma tekniğini bilmek ve uygulamak, farklı olguları mukayese etmek, karşılaşılan durumları yorumlamak için belirli bir hukuk mantığı ve kültürü gerekmektedir. Ancak bu şekilde hukuki bir müessese hakkında söz sahibi olunabilir. Bu nedenle çalışmanın süresini dört yıla sığdırmak pek de doğru değil.
Çalışma okunurken arşiv belgelerinin tercümeleri ile ilgili bir iki hususa değinmek lazım. [ ] işaretinin arasında kalan kelimeler tarafımızdan eklendiğini göstermektedir. Bir kelimenin yanında (?) varsa, o kelimenin okunuşundan emin olmadığımız anlaşılmalıdır. (...) ifadesi de vesikada o bölgenin yırtılmış veya okunamayacak kadar kötü olduğunu göstermektedir.
Hicri ve Rumi takvime göre yazılmış olan orjinal metinlerin miladi takvimde hangi yıla tekabül ettiği metnin içinde [ ] işareti ile belirtilmiştir. Eserin metin kısmında 993/1585 şeklinde ifade edilen tarihler ise şu şekilde anlaşılmalıdır: 993 hicri veya Rumi takvime göre belirtilmiş tarih iken; 1585 miladi takvime göre belirlenmiş tarihtir.