Munzur Efsanesi

Stok Kodu:
9789756791578
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
173
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2004-09
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%22 indirimli
36,00
28,08
9789756791578
446932
Munzur Efsanesi
Munzur Efsanesi
28.08

Adım; Hasan Hayri nüfus kağıdıma Hasan Şanlı yazılı. Doğum tarihim, 1944 (Nüfusumda 1947 yazılı). Babam Alevi Dedesi Seyyid Mustafa; Hakk'a yürüdü. (Derviş Cemal ocağından) İlim Tunceli; İlçem Ovacık; köyüm, Ziyaret. Tahsilim; İlkokul (1950-1956), 1953'te sağır oldum; 1957'de eski yazıyı öğrendim; 1958'de mürşidimizin icazetini aldım. 1962'de Kur'an okuma ve hocalık için Molla Hıdır icazet verdi.

1960'lı yılların ortalarına doğru Marx, Lenin ve Stalin'i tanıdım; sonraları yazılarıyla Reha'yı. Kendimi bir denizin içinde buldum; habire kulac sallıyordum ama çıkamıyordum. Derken denizin kenarında bir adam belirdi; gençten biri, benden daha genç. Elini uzattı, elinden tuttum; çıkardı beni: Benim adım Esat dedi. Ve daldım bir aleme, uçsuz bucaksız bir aleme; ne önü ne de sonu.

Esat'ı tanıyınca kimliğimi de tanıdım; bir kamcı gibi geldi bana Nefes dergisi. Şimdi yüce bir dağdayım; her taraf görünüyor. Kulaç da sallamıyorum artık. Herşey, annemin bana öğrettiği dille başlamış gibi; önceden de önce, önü olmayan bir şey "Doğal din". Her taraftan alevler yükseliyor. Esat'ı aşan çok şeyler var orada. Babam ateş, anam toprak. Toprak ana, her şeyin dölyatağı. Belli ki bir mekanım yok; çocuklar nerede mekan tutacak, bilemem. Ziyaretliler babama 300 lira karşılığında bir yer vermişler; Munzur Baba'nın karşısında. Mekanım orası. Tenim orada toprağa karışırsa ne mutlu bana.

Adım; Hasan Hayri nüfus kağıdıma Hasan Şanlı yazılı. Doğum tarihim, 1944 (Nüfusumda 1947 yazılı). Babam Alevi Dedesi Seyyid Mustafa; Hakk'a yürüdü. (Derviş Cemal ocağından) İlim Tunceli; İlçem Ovacık; köyüm, Ziyaret. Tahsilim; İlkokul (1950-1956), 1953'te sağır oldum; 1957'de eski yazıyı öğrendim; 1958'de mürşidimizin icazetini aldım. 1962'de Kur'an okuma ve hocalık için Molla Hıdır icazet verdi.

1960'lı yılların ortalarına doğru Marx, Lenin ve Stalin'i tanıdım; sonraları yazılarıyla Reha'yı. Kendimi bir denizin içinde buldum; habire kulac sallıyordum ama çıkamıyordum. Derken denizin kenarında bir adam belirdi; gençten biri, benden daha genç. Elini uzattı, elinden tuttum; çıkardı beni: Benim adım Esat dedi. Ve daldım bir aleme, uçsuz bucaksız bir aleme; ne önü ne de sonu.

Esat'ı tanıyınca kimliğimi de tanıdım; bir kamcı gibi geldi bana Nefes dergisi. Şimdi yüce bir dağdayım; her taraf görünüyor. Kulaç da sallamıyorum artık. Herşey, annemin bana öğrettiği dille başlamış gibi; önceden de önce, önü olmayan bir şey "Doğal din". Her taraftan alevler yükseliyor. Esat'ı aşan çok şeyler var orada. Babam ateş, anam toprak. Toprak ana, her şeyin dölyatağı. Belli ki bir mekanım yok; çocuklar nerede mekan tutacak, bilemem. Ziyaretliler babama 300 lira karşılığında bir yer vermişler; Munzur Baba'nın karşısında. Mekanım orası. Tenim orada toprağa karışırsa ne mutlu bana.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat