1890-1891 yıllarında “Tercüman-ı Hakikat”te yayımlanıp daha sonra kitap olarak basılan “Müşahedat”, Türk ve dünya klasiklerinden çok ayrı bir teknikle yazılan ve bu yönüyle, Ahmet Mithat Efendi'nin diğer eserlerinden oldukça farklı bir tarz gösteren bir romandır. Ahmet Mithat, “Müşahedat”ta hem bir anlatıcı hem de kahramanlardan biridir. Ayrıca romanın okuyucuları da olan diğer kahramanlar, anlatıcı gibi kurguya zaman zaman müdahale ederler. “Müşahedat”ın edebiyat tarihimizin ilk naturalist roman denemesi olduğu düşünülecek olursa önemi daha da ziyadesiyle anlaşılacaktır.
Muhabbetin bu türlüsünde iki taraf için de hiçbir tehlike, hiçbir zarar olmayacağı gibi tarafların ikisi için de selamete ermeye vesiledir. Karı kocalık âleminde dirlik, düzenlik denilen şey de muhabbetin bu türlüsüyle garantiye alınmış olur. Kadınlar, “Sevip varma!” derler. Hakları da vardır. Öyle çıldırasıya muhabbetlerle başlayan evliliklerin devamı pek az görülmektedir. Gerçi bizde birbirine âşık olarak evlenmek pek yaygın değilse de kadınlarımızın dikkatli nazarları daha çok nadir örneklere çevrildiğinden, bu hikmet dolu sözü söylemişlerdir. Avrupa'daysa “Sana taparım, senin için ölürüm, ömrümü senin yolunda harcayacağım!” gibi sözlerle aşkla gerçekleştirilen evlilikler pek çoktur. Ancak bunların da büyük bir kısmı, balayının sona ermesiyle birlikte tadını kaybediyor ve karı da koca da kendilerine başka gönül eğlenceleri bulmaya kalkışıyorlar.
1890-1891 yıllarında “Tercüman-ı Hakikat”te yayımlanıp daha sonra kitap olarak basılan “Müşahedat”, Türk ve dünya klasiklerinden çok ayrı bir teknikle yazılan ve bu yönüyle, Ahmet Mithat Efendi'nin diğer eserlerinden oldukça farklı bir tarz gösteren bir romandır. Ahmet Mithat, “Müşahedat”ta hem bir anlatıcı hem de kahramanlardan biridir. Ayrıca romanın okuyucuları da olan diğer kahramanlar, anlatıcı gibi kurguya zaman zaman müdahale ederler. “Müşahedat”ın edebiyat tarihimizin ilk naturalist roman denemesi olduğu düşünülecek olursa önemi daha da ziyadesiyle anlaşılacaktır.
Muhabbetin bu türlüsünde iki taraf için de hiçbir tehlike, hiçbir zarar olmayacağı gibi tarafların ikisi için de selamete ermeye vesiledir. Karı kocalık âleminde dirlik, düzenlik denilen şey de muhabbetin bu türlüsüyle garantiye alınmış olur. Kadınlar, “Sevip varma!” derler. Hakları da vardır. Öyle çıldırasıya muhabbetlerle başlayan evliliklerin devamı pek az görülmektedir. Gerçi bizde birbirine âşık olarak evlenmek pek yaygın değilse de kadınlarımızın dikkatli nazarları daha çok nadir örneklere çevrildiğinden, bu hikmet dolu sözü söylemişlerdir. Avrupa'daysa “Sana taparım, senin için ölürüm, ömrümü senin yolunda harcayacağım!” gibi sözlerle aşkla gerçekleştirilen evlilikler pek çoktur. Ancak bunların da büyük bir kısmı, balayının sona ermesiyle birlikte tadını kaybediyor ve karı da koca da kendilerine başka gönül eğlenceleri bulmaya kalkışıyorlar.