Selin Çağlayan, bu kitabında, İslam'ın siyasi bir ideolojiye -İslamcılığa- dönüşmesini, İslam ve İslamcılık arasındaki farkı, İslamcılığın önderlerinin hayatları yaşadıkları tarihsel ve siyasal koşulların düşüncelerine etkilerine ilişkin yaklaşımları titizlikle aktarıyor. Gerçek niteliğini samimiyetle öğrenmeyi amaçladığı kişisel bir sorgulama niteliğini taşıyan kitapta, çeşitli yerli ve yabancı kaynaklardan yararlanarak, İslamcılığın öyküsünü anlatıyor.
Çağlayan, bu süreçte küresel güçlerin oynadığı rol konusundaki iddialara da yer vererek İslamcılığın Batılı kökenleri gibi Türkiye'de üzerinde çok durulmayan bir konuyu tartışmaya açıyor. Küreselleşme nedir? Batılı köklere sahip İslamcılık, küresel güçler arasındaki mücadelede her iki tarafça da gerektikçe kullanılan -diğer ideolojiler gibi- bir piyon mudur? Öyleyse bu güçler kimdir ve aralarındaki kavganın niteliği nedir? gibi sorulara cevap ararken, bir yandan da önermelerde bulunup onlara kanıt arama yoluna gidiyor.
İslamcılığın geleceğine ilişkin senaryolara da yer veren yazar, kitabın İslamcılık konusundaki klişeleri mutlak doğrular olarak kabul eden laik kesimin büyük çoğunluğunun yanı sıra kendilerini şu ya da bu nedenle İslamcı olarak niteleyen pek çok kişi için de aydınlatıcı olması umudunu taşıyor.
Selin Çağlayan, bu kitabında, İslam'ın siyasi bir ideolojiye -İslamcılığa- dönüşmesini, İslam ve İslamcılık arasındaki farkı, İslamcılığın önderlerinin hayatları yaşadıkları tarihsel ve siyasal koşulların düşüncelerine etkilerine ilişkin yaklaşımları titizlikle aktarıyor. Gerçek niteliğini samimiyetle öğrenmeyi amaçladığı kişisel bir sorgulama niteliğini taşıyan kitapta, çeşitli yerli ve yabancı kaynaklardan yararlanarak, İslamcılığın öyküsünü anlatıyor.
Çağlayan, bu süreçte küresel güçlerin oynadığı rol konusundaki iddialara da yer vererek İslamcılığın Batılı kökenleri gibi Türkiye'de üzerinde çok durulmayan bir konuyu tartışmaya açıyor. Küreselleşme nedir? Batılı köklere sahip İslamcılık, küresel güçler arasındaki mücadelede her iki tarafça da gerektikçe kullanılan -diğer ideolojiler gibi- bir piyon mudur? Öyleyse bu güçler kimdir ve aralarındaki kavganın niteliği nedir? gibi sorulara cevap ararken, bir yandan da önermelerde bulunup onlara kanıt arama yoluna gidiyor.
İslamcılığın geleceğine ilişkin senaryolara da yer veren yazar, kitabın İslamcılık konusundaki klişeleri mutlak doğrular olarak kabul eden laik kesimin büyük çoğunluğunun yanı sıra kendilerini şu ya da bu nedenle İslamcı olarak niteleyen pek çok kişi için de aydınlatıcı olması umudunu taşıyor.