"Müslüman, dalgalarla sürüklenmek ve insanlık kervanının her yöneldiği ve yürüdüğü yöne gitmek için yaratılmamıştır. Çünkü o, risalet ve gerçek ilmin sahibidir.
Dünyanın gidişat ve istikametinden o sorumludur. O'nun makamı taklid etmek ve uydu olmak derekesi değildir. O'nun gerçek mevkii; yön vermek, irşad etmek, liderlik yapmak, iyilikle emretmek ve kötülükten nehyetmektir. Zaman değişir, toplum isyan ederek, doğru yoldan dönerse, zilleti kabul ederek silahlarını bırakmak suretiyle boyun eğip zamana teslim olmamalıdır. Mü'mine düşen şey; allahın hükmü tecelli edinceye kadar,onunla mübareze etmek, tek başına da olsa onunla mücadele etmek, savaşmaktır. Güç durumda kalır kalmaz hemen boyun eğmek, kaza ve kaderi mazeret göstermek, zayıf ve bayağı kişilerin işidir. Gerçek mü'min, bizatihi Allah(ın galip kazası ve değişmeyenkaderidir..."
"Müslüman, dalgalarla sürüklenmek ve insanlık kervanının her yöneldiği ve yürüdüğü yöne gitmek için yaratılmamıştır. Çünkü o, risalet ve gerçek ilmin sahibidir.
Dünyanın gidişat ve istikametinden o sorumludur. O'nun makamı taklid etmek ve uydu olmak derekesi değildir. O'nun gerçek mevkii; yön vermek, irşad etmek, liderlik yapmak, iyilikle emretmek ve kötülükten nehyetmektir. Zaman değişir, toplum isyan ederek, doğru yoldan dönerse, zilleti kabul ederek silahlarını bırakmak suretiyle boyun eğip zamana teslim olmamalıdır. Mü'mine düşen şey; allahın hükmü tecelli edinceye kadar,onunla mübareze etmek, tek başına da olsa onunla mücadele etmek, savaşmaktır. Güç durumda kalır kalmaz hemen boyun eğmek, kaza ve kaderi mazeret göstermek, zayıf ve bayağı kişilerin işidir. Gerçek mü'min, bizatihi Allah(ın galip kazası ve değişmeyenkaderidir..."