Müslümanların Sorunları

Stok Kodu:
9789757888161
Boyut:
16.00x24.00
Sayfa Sayısı:
686
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2009-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%15 indirimli
18,52
15,74
9789757888161
633399
Müslümanların Sorunları
Müslümanların Sorunları
15.74

İnsan için bahsedilen nimetlerin en değerlisi hiç şüphesiz akıl nimetidir. Akıl olmayınca insanın, hayatın, dünya ve ahiretin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü bunların hepsi ancak akıllı için bir anlam ifade etmektedir. Malum olduğu üzere aklını kaybeden kimse bütün değerlerini kaybeder. Hiçbir değer ona aklını geri akzandırmaz. Ancak aklını kaybetmeyen kimse aklını kullanarak nice değerli şeylere yeniden sahip olabilir. Bu nedenledir ki Allah, kitabında akıl sahiplerini muhatap almış (2/164), akletmeyenleri ise davarlara (25/44) benzetmiştir. Akletmenin doğru yöntemini ve üzerinde düşünülecek Kevni ve Tenzili ayetlerini kitabında zikretmiş ve Kur'an'ı "anlayan düşünen bir kavim için"(2/164, 10/24) indirdiğini bildirmiştir.

Ku'an'ı düşünen ilk muhatapları onu şöyle anlıyorlardı: Peygambere vahyedilen hitabın yazıya dökülmüş hali olan metin, o metnin içerdiği mana ve o mananın anlaşılmasıyla insan üzerindeki icra edeceği davranış değişikliğini "makasıd-ı şer'iyye'yi" birlikte değerlendiriyorlardı. Önlerinde Kur'an'ın mesajıyla cisimleşen Hz. Muhammed (as) gibi bir de örnekleri vardı. Elçi ile birlikte Kur'an'a tabi idiler. Bu nedenledir ki, elleriyle yaptıkları putları Allah'a ortak koşan kimseler iken, vahye iman eden, salih amel işleyen, Allah'tan razı olan ve kendilerinden de Allah'ın razı olduğu (9/100) örnek bir nesil olma şerefine ulaşmışlardı.

Onlar bu noktaya gelmek için, Kur'anı hayatın merkezine koymuş, kendileri ise onun çevresinde pervane olmuşlardı. "Emrolundukları gibi dosdoğru" olmuşlardı. Hayat ve memat için yapıalcak her şeyi Kur'an belirliyor, onlar da onun hükümlerini gönül rızasıyla uyguluyorlardı. Ayetin beyanıyla (9/100) onları takip edenler de böyle yapmışlardı.

Ancak sonraki nesillerde tahkibin yerine taklit, ihlasın yerine ihtiras, Allah rızasının yerine çıkar ilişkisi geçince hayatın çarkı başka türlü dönmeye başladı. Buna siyasi çatışmaların olumsuzluğunu, İslam devletine katılan yeni kavimlerin batıl inanç, gelenek ve teamüllerini dünyevileşmenin din haline getirilmesini, arzuların ilahlaştırılmasını da ekleyince hayatın gayesi değişti. Hakk'a batıl bulaştırılarak batıl hakk'ın yerine konuldu. Sorunların çözümü yeni sorunlara sebep olmaya başladı. İnsanlık bu sorunların doğru çözümünü bulabilmek için Kur'an'ı, yine hayatın merkezine koyarak ilk neslin yaptığı gibi onun etrafında pervane olmak, sorunlarına Kur'an'dan çözümler aramak zorundadır. İnanıyoruz ki bu Kitap, insanlığın dünya ve ahiret huzuru için gönderilmiştir.

İnsan için bahsedilen nimetlerin en değerlisi hiç şüphesiz akıl nimetidir. Akıl olmayınca insanın, hayatın, dünya ve ahiretin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü bunların hepsi ancak akıllı için bir anlam ifade etmektedir. Malum olduğu üzere aklını kaybeden kimse bütün değerlerini kaybeder. Hiçbir değer ona aklını geri akzandırmaz. Ancak aklını kaybetmeyen kimse aklını kullanarak nice değerli şeylere yeniden sahip olabilir. Bu nedenledir ki Allah, kitabında akıl sahiplerini muhatap almış (2/164), akletmeyenleri ise davarlara (25/44) benzetmiştir. Akletmenin doğru yöntemini ve üzerinde düşünülecek Kevni ve Tenzili ayetlerini kitabında zikretmiş ve Kur'an'ı "anlayan düşünen bir kavim için"(2/164, 10/24) indirdiğini bildirmiştir.

Ku'an'ı düşünen ilk muhatapları onu şöyle anlıyorlardı: Peygambere vahyedilen hitabın yazıya dökülmüş hali olan metin, o metnin içerdiği mana ve o mananın anlaşılmasıyla insan üzerindeki icra edeceği davranış değişikliğini "makasıd-ı şer'iyye'yi" birlikte değerlendiriyorlardı. Önlerinde Kur'an'ın mesajıyla cisimleşen Hz. Muhammed (as) gibi bir de örnekleri vardı. Elçi ile birlikte Kur'an'a tabi idiler. Bu nedenledir ki, elleriyle yaptıkları putları Allah'a ortak koşan kimseler iken, vahye iman eden, salih amel işleyen, Allah'tan razı olan ve kendilerinden de Allah'ın razı olduğu (9/100) örnek bir nesil olma şerefine ulaşmışlardı.

Onlar bu noktaya gelmek için, Kur'anı hayatın merkezine koymuş, kendileri ise onun çevresinde pervane olmuşlardı. "Emrolundukları gibi dosdoğru" olmuşlardı. Hayat ve memat için yapıalcak her şeyi Kur'an belirliyor, onlar da onun hükümlerini gönül rızasıyla uyguluyorlardı. Ayetin beyanıyla (9/100) onları takip edenler de böyle yapmışlardı.

Ancak sonraki nesillerde tahkibin yerine taklit, ihlasın yerine ihtiras, Allah rızasının yerine çıkar ilişkisi geçince hayatın çarkı başka türlü dönmeye başladı. Buna siyasi çatışmaların olumsuzluğunu, İslam devletine katılan yeni kavimlerin batıl inanç, gelenek ve teamüllerini dünyevileşmenin din haline getirilmesini, arzuların ilahlaştırılmasını da ekleyince hayatın gayesi değişti. Hakk'a batıl bulaştırılarak batıl hakk'ın yerine konuldu. Sorunların çözümü yeni sorunlara sebep olmaya başladı. İnsanlık bu sorunların doğru çözümünü bulabilmek için Kur'an'ı, yine hayatın merkezine koyarak ilk neslin yaptığı gibi onun etrafında pervane olmak, sorunlarına Kur'an'dan çözümler aramak zorundadır. İnanıyoruz ki bu Kitap, insanlığın dünya ve ahiret huzuru için gönderilmiştir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat