BM 2018 raporuna göre dünyada 821 milyon kişi açlık çekiyor. Bu rakam dünya nüfusunun yaklaşık % 11'ine denk geliyor. Öte yandan 641 milyon kişi ise obez. Bir grup açlık çekerken bir grup aşırı beslenmekten muzdarip. Küresel düzlemde yiyeceğe ulaşım iki yüz yıl öncesine göre daha iyi olsa da hala eşitsiz. Nasıl enerjiye sahip olmak bir güç göstergesiyse yiyeceğe sahip olmak da böyle bir güç göstergesi.
Neslihan Kul bize hayatın bu kadar önemli bir parçası olan mutfak kültürü yani gastronominin bir diplomasi öğesi olarak nasıl işlev gördüğünü anlatıyor. Kitap son derece ilgi çekici, akıcı ve bilgilendirici.
- Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Dara
Kanadalı iletişim bilimci Marshall McLuhan'ın tezinden yola çıkarsak, “iletilerin üretimi ve alımı için koşut, biçimlerin varoluşundan başlar…” ve bu biçimler, “görme, dokunma, duyma, tatma ve koku” ile birbirine bağlıdır.
Bir biçimin kapasitesinin değişimi ise duyular arasındaki total ilişkileri değiştirir; yani kişinin deneyim ve algılarını düzenleme yollarını farklılaştırır.
Görme, duyma, dokunma, tatma ve kokunun bir arada bulunduğu biçimi tanımlayan tek nesne de yemektir.Yine McLuhan'ın tezinden hareket ederek, yemeğin ne düşündüğümüz değil, ne düşünmemiz gerektiğini düzenleyen en önemli araç olduğu savına varmamız da olası...
Muharrem Sarıkaya
BM 2018 raporuna göre dünyada 821 milyon kişi açlık çekiyor. Bu rakam dünya nüfusunun yaklaşık % 11'ine denk geliyor. Öte yandan 641 milyon kişi ise obez. Bir grup açlık çekerken bir grup aşırı beslenmekten muzdarip. Küresel düzlemde yiyeceğe ulaşım iki yüz yıl öncesine göre daha iyi olsa da hala eşitsiz. Nasıl enerjiye sahip olmak bir güç göstergesiyse yiyeceğe sahip olmak da böyle bir güç göstergesi.
Neslihan Kul bize hayatın bu kadar önemli bir parçası olan mutfak kültürü yani gastronominin bir diplomasi öğesi olarak nasıl işlev gördüğünü anlatıyor. Kitap son derece ilgi çekici, akıcı ve bilgilendirici.
- Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Dara
Kanadalı iletişim bilimci Marshall McLuhan'ın tezinden yola çıkarsak, “iletilerin üretimi ve alımı için koşut, biçimlerin varoluşundan başlar…” ve bu biçimler, “görme, dokunma, duyma, tatma ve koku” ile birbirine bağlıdır.
Bir biçimin kapasitesinin değişimi ise duyular arasındaki total ilişkileri değiştirir; yani kişinin deneyim ve algılarını düzenleme yollarını farklılaştırır.
Görme, duyma, dokunma, tatma ve kokunun bir arada bulunduğu biçimi tanımlayan tek nesne de yemektir.Yine McLuhan'ın tezinden hareket ederek, yemeğin ne düşündüğümüz değil, ne düşünmemiz gerektiğini düzenleyen en önemli araç olduğu savına varmamız da olası...
Muharrem Sarıkaya