Bir yerlerden başlamak lazım diye düşünüyorum. Yıllardır yazıyorum. Sebebi de yazmayı çok seviyor olmam. Ama nedense sürekli yazdıklarımı ya yazdıktan sonra yırtıyor, ya da yakıyorum. Ama artık buna bir son vermem gerektiği kararına vardım. Neden mi? Çünkü insan bıraktıklarıyla anılır.
şair şiirleri ile,
Yazar yazılarıyla,
Mimar yapıtlarıyla,
Ressam resimleri ile...
Ve ben de bu yüzden yazmaya,
Ve yazdıklarımı yakmamaya karar verdim.
Beni bu konuda ikna eden ve yazdıklarımı siz değerli okuyucuyla buluşturan ise, değerli bir arkadaşım oldu. Yıllar sonra görüşme fırsatı bulduğum bu arkadaşım, kendisiyle bir çay bahçesinde otururken, bana hala yazıp, yazmadığımı sordu. Ben de ona yazdığımı ancak daha sonra onları yırtıp, yaktığımı söyledim. Bana bunun yanlış olduğunu, benim yazmam ve yazdıktan sonra da onları yırtıp, yakmam yerine, yaymam gerektiğini söylemesiyle, şu an elinizde bulunan bu kitap, ortaya çıkmış oldu. Bu yazdıktan sonra yırtıp, yakmamaya karar verdiğim ilk kitabımdır.
Bu kitapta insanı mutlu eden şeylerden konuşmaya çalıştım. Çünkü Mutluluk insanın birçok özelliği gibi, Allah tarafından kendisine verilen çok güzel bir duygudur. İnsan bu duygu ile hem vücudunda hem de ruhumda büyük bir hazza ve öz güvene sahip olur.
Birçok insanın ulaşmak istediği mutluluğa ulaşamaması ve kendilerinde eksik görmeleri ile mutluluk, çağ boyu dert yakınılan bir sözcük olarak günümüze kadar gelmiştir. Şairlerin şiirlerine konu ettiği, yazarların kitaplarında yazıp, çizip, bir türlü kendilerince ulaşamadıkları mutluluk; aslında insanlara uzak değildir. Onlar yaratılırken mutluluk da onlarla beraber onların bir parçası olarak yaratılmıştır.
Bu yüzden insan mutluluğu uzakta değil, kendi içinde aramalıdır. Kendinde mutluluğu bulamayan insan, başkasında ya da başka bir şeyde mutlu olamaz. Çünkü yaratıcı, insanın mutlu olmasını istemiş, onun için de mutluluk kavramını başlı başına onun içine yerleştirmiştir. Onu başka bir şeye, ya da kişiye bağlamamıştır. Siz değerli okuyucu-ların elinde bulunan bu kitap, Bir lahza da olsa bu konudan konuşarak, sizlerin bir an bile olsa mutlu olmasını sağlamaya çalışacaktır.
Bir insan nasılsa herkesi öyle sanır ve ne yerse sofrasına oturana da kendi yediğinden ikram eder. Kendim mutlu olduğum için, benimle aynı sofrada oturan siz değerli misafirlerime, kendi mutluluğumdan ikram ederek, sizin de mutlu olmanızı temenni ederim.
Bir yerlerden başlamak lazım diye düşünüyorum. Yıllardır yazıyorum. Sebebi de yazmayı çok seviyor olmam. Ama nedense sürekli yazdıklarımı ya yazdıktan sonra yırtıyor, ya da yakıyorum. Ama artık buna bir son vermem gerektiği kararına vardım. Neden mi? Çünkü insan bıraktıklarıyla anılır.
şair şiirleri ile,
Yazar yazılarıyla,
Mimar yapıtlarıyla,
Ressam resimleri ile...
Ve ben de bu yüzden yazmaya,
Ve yazdıklarımı yakmamaya karar verdim.
Beni bu konuda ikna eden ve yazdıklarımı siz değerli okuyucuyla buluşturan ise, değerli bir arkadaşım oldu. Yıllar sonra görüşme fırsatı bulduğum bu arkadaşım, kendisiyle bir çay bahçesinde otururken, bana hala yazıp, yazmadığımı sordu. Ben de ona yazdığımı ancak daha sonra onları yırtıp, yaktığımı söyledim. Bana bunun yanlış olduğunu, benim yazmam ve yazdıktan sonra da onları yırtıp, yakmam yerine, yaymam gerektiğini söylemesiyle, şu an elinizde bulunan bu kitap, ortaya çıkmış oldu. Bu yazdıktan sonra yırtıp, yakmamaya karar verdiğim ilk kitabımdır.
Bu kitapta insanı mutlu eden şeylerden konuşmaya çalıştım. Çünkü Mutluluk insanın birçok özelliği gibi, Allah tarafından kendisine verilen çok güzel bir duygudur. İnsan bu duygu ile hem vücudunda hem de ruhumda büyük bir hazza ve öz güvene sahip olur.
Birçok insanın ulaşmak istediği mutluluğa ulaşamaması ve kendilerinde eksik görmeleri ile mutluluk, çağ boyu dert yakınılan bir sözcük olarak günümüze kadar gelmiştir. Şairlerin şiirlerine konu ettiği, yazarların kitaplarında yazıp, çizip, bir türlü kendilerince ulaşamadıkları mutluluk; aslında insanlara uzak değildir. Onlar yaratılırken mutluluk da onlarla beraber onların bir parçası olarak yaratılmıştır.
Bu yüzden insan mutluluğu uzakta değil, kendi içinde aramalıdır. Kendinde mutluluğu bulamayan insan, başkasında ya da başka bir şeyde mutlu olamaz. Çünkü yaratıcı, insanın mutlu olmasını istemiş, onun için de mutluluk kavramını başlı başına onun içine yerleştirmiştir. Onu başka bir şeye, ya da kişiye bağlamamıştır. Siz değerli okuyucu-ların elinde bulunan bu kitap, Bir lahza da olsa bu konudan konuşarak, sizlerin bir an bile olsa mutlu olmasını sağlamaya çalışacaktır.
Bir insan nasılsa herkesi öyle sanır ve ne yerse sofrasına oturana da kendi yediğinden ikram eder. Kendim mutlu olduğum için, benimle aynı sofrada oturan siz değerli misafirlerime, kendi mutluluğumdan ikram ederek, sizin de mutlu olmanızı temenni ederim.