Mensei Habesistan olan kahve, XVI. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı topraklarına girmeye baslamıs ve zamanla Türk kültür tarihinde önemli bir yer edinmistir. Kahve ile birlikte İstanbul'da, sosyal ve siyasal islevlere sahip kamusal mekânlar olan kahvehaneler de ortaya çıkmıstır. Baslangıçta kahve tüketmek için gelinen bu kahvehaneler, zamanla sosyal hayatın bir parçası olmus ve fikrî, edebî ve siyasi sohbetlerin yapıldığı mekânlar haline gelmistir.
XVI. yüzyılda kahvehanelerin ve kahve tüketiminin hızla artması ulema arasında kahvenin caiz olup olmadığına dair tartısmaların yapılmasına sebep olmustur. Öyle ki zaman zaman iktidar tarafından kahve içmek ve kahvehane isletmek yasaklanmıstır.
Gündelik hayatta sıkça tartısılan kahve, sosyal hayatla bağlantılı olan divan siirinde farklı sekillerde ele alınmıs; kahve ile sarap mukayese edilmeye baslanmıstır. Kimi divan sairi kahveyi kimi sarabı savunur olmustur. Münâzara-i Kahve vü Bâde, gerek ulema arasında gerek iktidar cephesinde gerekse edebî ortamda kahve ve sarap ile ilgili ciddi münakasaların yapıldığı bir dönemde kaleme alınmıs orijinal bir eserdir.
Mensei Habesistan olan kahve, XVI. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı topraklarına girmeye baslamıs ve zamanla Türk kültür tarihinde önemli bir yer edinmistir. Kahve ile birlikte İstanbul'da, sosyal ve siyasal islevlere sahip kamusal mekânlar olan kahvehaneler de ortaya çıkmıstır. Baslangıçta kahve tüketmek için gelinen bu kahvehaneler, zamanla sosyal hayatın bir parçası olmus ve fikrî, edebî ve siyasi sohbetlerin yapıldığı mekânlar haline gelmistir.
XVI. yüzyılda kahvehanelerin ve kahve tüketiminin hızla artması ulema arasında kahvenin caiz olup olmadığına dair tartısmaların yapılmasına sebep olmustur. Öyle ki zaman zaman iktidar tarafından kahve içmek ve kahvehane isletmek yasaklanmıstır.
Gündelik hayatta sıkça tartısılan kahve, sosyal hayatla bağlantılı olan divan siirinde farklı sekillerde ele alınmıs; kahve ile sarap mukayese edilmeye baslanmıstır. Kimi divan sairi kahveyi kimi sarabı savunur olmustur. Münâzara-i Kahve vü Bâde, gerek ulema arasında gerek iktidar cephesinde gerekse edebî ortamda kahve ve sarap ile ilgili ciddi münakasaların yapıldığı bir dönemde kaleme alınmıs orijinal bir eserdir.