öçmen, ülkesinden başka bir yerde, ömrü boyunca 'yabancı' kalacak olana denir. Nedeni ister siyasi ister mali olsun, gereğinden fazla uzun süren ve ne yazık ki dönüşü olamayan bir gitmek halidir göçmek…Nataşa, 1980'lerde Kanada'ya göçen Rus Yahudi'si bir ailenin bu yeni coğrafyaya uyum sağlama çabalarını, kendilerine yeni bir kimlik yaratma mücadelelerini konu alan öykülerden oluşuyor.
Yazar, bazı noktalarda birbirine bağlanan bu öyküleri, "otobiyografik kurgular" olarak niteliyor The New York Times'ın "Yılın En İyi 100 Kitabı" listesine giren Nataşa'da, göçmenlik duygusunu derinlemesine irdeleyen, okurken bir duygudaşlık da kuracağınız öyküler okuyacaksını. David Bezmozgis ise daha şimdiden Anton Çehov ve Philip Roth'la karşılaştırılıyor."Dayımla ilgili çok şey biliyordum. Onun hakkında bildiğim şeyler on altı yaşındaki bir yeğenin bilmemesi gereken şeylerdi. Annem, onu akşam yemeğine davet ettiğinde, masada tam karşısına oturdum ve aramızdaki hoş olmayan bağa ilişkin duygularımı bastırmaya çalıştım. Bu bağ, aynı kadınla birlite olan iki adamın arasındaki bağdı. Kırk dört yaşındaki dayımla, hem de mevcut koşullarda kurmak isteyeceğim türden bir bağ değildi bu…"
öçmen, ülkesinden başka bir yerde, ömrü boyunca 'yabancı' kalacak olana denir. Nedeni ister siyasi ister mali olsun, gereğinden fazla uzun süren ve ne yazık ki dönüşü olamayan bir gitmek halidir göçmek…Nataşa, 1980'lerde Kanada'ya göçen Rus Yahudi'si bir ailenin bu yeni coğrafyaya uyum sağlama çabalarını, kendilerine yeni bir kimlik yaratma mücadelelerini konu alan öykülerden oluşuyor.
Yazar, bazı noktalarda birbirine bağlanan bu öyküleri, "otobiyografik kurgular" olarak niteliyor The New York Times'ın "Yılın En İyi 100 Kitabı" listesine giren Nataşa'da, göçmenlik duygusunu derinlemesine irdeleyen, okurken bir duygudaşlık da kuracağınız öyküler okuyacaksını. David Bezmozgis ise daha şimdiden Anton Çehov ve Philip Roth'la karşılaştırılıyor."Dayımla ilgili çok şey biliyordum. Onun hakkında bildiğim şeyler on altı yaşındaki bir yeğenin bilmemesi gereken şeylerdi. Annem, onu akşam yemeğine davet ettiğinde, masada tam karşısına oturdum ve aramızdaki hoş olmayan bağa ilişkin duygularımı bastırmaya çalıştım. Bu bağ, aynı kadınla birlite olan iki adamın arasındaki bağdı. Kırk dört yaşındaki dayımla, hem de mevcut koşullarda kurmak isteyeceğim türden bir bağ değildi bu…"