Klasiklerde ilkin rastladık çoğumuz "Onlar"a. Siyahlara bürünmüş ibadet adamları, kahinler, diyakonlar, matranlar, çanlar, nagusalar... Oysa "Onlar" çok yakınımızda, yanıbaşımızdaydılar. Hem de çoğumuzdan önce buradaydılar. Rivayet değil, bir zamanlar bu topraklarda; "Qudsanis'te gece yarısı ibadete başlanır, nagusalar çalınırdı ve köyün reisi, gecenin onuruna evinin çatısında tüfeğiyle atışlar yapardı." Bugün harabelere dönüşmüş mekanlarda eskiden; "geceyarısı kiliseler ışıklarla donatılır, dualar başlar, herkes ilahiler söyleyerek mezarlığa giderdi." Çok eski zamanlarda Mezopotamya'da insanlar, ellerinde mumlarla birbirlerini; "Yeniden diriliş, yaşam ve yenilenmek senin üzerine olsun" diye selamlardı. Şimdiye kadar hep "Biz" konuştuk, "Onlar" sustu; artık sıra "Onlar"da. Şimdi "Onlar" konuşacak. İyi dinleyin bu yakarışı, belki bu çığlıklarda sizin de payınız vardır.
Klasiklerde ilkin rastladık çoğumuz "Onlar"a. Siyahlara bürünmüş ibadet adamları, kahinler, diyakonlar, matranlar, çanlar, nagusalar... Oysa "Onlar" çok yakınımızda, yanıbaşımızdaydılar. Hem de çoğumuzdan önce buradaydılar. Rivayet değil, bir zamanlar bu topraklarda; "Qudsanis'te gece yarısı ibadete başlanır, nagusalar çalınırdı ve köyün reisi, gecenin onuruna evinin çatısında tüfeğiyle atışlar yapardı." Bugün harabelere dönüşmüş mekanlarda eskiden; "geceyarısı kiliseler ışıklarla donatılır, dualar başlar, herkes ilahiler söyleyerek mezarlığa giderdi." Çok eski zamanlarda Mezopotamya'da insanlar, ellerinde mumlarla birbirlerini; "Yeniden diriliş, yaşam ve yenilenmek senin üzerine olsun" diye selamlardı. Şimdiye kadar hep "Biz" konuştuk, "Onlar" sustu; artık sıra "Onlar"da. Şimdi "Onlar" konuşacak. İyi dinleyin bu yakarışı, belki bu çığlıklarda sizin de payınız vardır.