Yazgı derler hani, kısmet, kader, alın yazısı.
Öyle bir şey varsa şayet, kendisine, bundan sonrası için mutluluk yazılmadığı açıktı...
Galiba Buse, ışıkların sürekli yanıp söndüğü, inişli çıkışlı mutluluk-mutsuzluk alaşımındansa, huzurlu bir yalnızlığı tercih etmişti. Kadir ona, sağlam ve sakin bir liman sunamadığı, onu bir yanıp bir sönen odalarda tek başına bıraktığı için ondan olabildiğince uzağa kaçmıştı.
Şimdi sakin nehirler gibi akma zamanıydı.
Kin tutmama, kir tutmama, beklememe, istememe, susarak var olma zamanı.
Evet, zihnin dehlizlerini açmak gerekti.
Evrenin sınırlarına uzanmak, bu tuhaf, uyuşturan dünyaya teslim olmak, vazgeçmek gerekti...
Yazgı derler hani, kısmet, kader, alın yazısı.
Öyle bir şey varsa şayet, kendisine, bundan sonrası için mutluluk yazılmadığı açıktı...
Galiba Buse, ışıkların sürekli yanıp söndüğü, inişli çıkışlı mutluluk-mutsuzluk alaşımındansa, huzurlu bir yalnızlığı tercih etmişti. Kadir ona, sağlam ve sakin bir liman sunamadığı, onu bir yanıp bir sönen odalarda tek başına bıraktığı için ondan olabildiğince uzağa kaçmıştı.
Şimdi sakin nehirler gibi akma zamanıydı.
Kin tutmama, kir tutmama, beklememe, istememe, susarak var olma zamanı.
Evet, zihnin dehlizlerini açmak gerekti.
Evrenin sınırlarına uzanmak, bu tuhaf, uyuşturan dünyaya teslim olmak, vazgeçmek gerekti...