'Nasıl bilmem ki? Ellili yılların ortasında, Ihlamur Bayırı'ndaki tek tük yapılardan birinin en üst katında, arka pencereleri dutluklara baka yarı çıplak bir salonda, Sarah Bernhardt'tan sonra tiyatro tarihinde ikinci kez Hamlet'i kadın olarak oynayan o genç kadın söylerdi bu şarkıyı bana: “Bu annemin şarkısıydı,“ derdi: “Yitti gençliğim, aşkın yitince.“ Elbette biliyordum. Onun istediği bütün şarkıları biliyorum. Ama içimden artık şarkı söylemek gelmiyordu. Bir akşam önceki hevesimin aksine, ne onunla ne onsuz hiç şarkı söylemek gelmiyordu içimden. Savaş hep sürecek, insanlar bitene dek. Ama insanlar bitince, O Zaman Kim Söyleyecek Şarkıları?'
Yiğit Okur, üç romanından sonra ilk kez bir öykü kitabıyla çıkıyor okur karşısına. Dozu iyi ayarlanmış mizah, Yiğit Okur'un bildik ironisiyle birleşince, güldürürken düşündüren öyküler çıkmış ortaya. Anlattıklarında kendi yaşam çevresinden ve kişisel birikiminden yola çıktığı belli olan yazar, ustalıklı kurgularla son derece keyifli öyküler yaratmış.
'Nasıl bilmem ki? Ellili yılların ortasında, Ihlamur Bayırı'ndaki tek tük yapılardan birinin en üst katında, arka pencereleri dutluklara baka yarı çıplak bir salonda, Sarah Bernhardt'tan sonra tiyatro tarihinde ikinci kez Hamlet'i kadın olarak oynayan o genç kadın söylerdi bu şarkıyı bana: “Bu annemin şarkısıydı,“ derdi: “Yitti gençliğim, aşkın yitince.“ Elbette biliyordum. Onun istediği bütün şarkıları biliyorum. Ama içimden artık şarkı söylemek gelmiyordu. Bir akşam önceki hevesimin aksine, ne onunla ne onsuz hiç şarkı söylemek gelmiyordu içimden. Savaş hep sürecek, insanlar bitene dek. Ama insanlar bitince, O Zaman Kim Söyleyecek Şarkıları?'
Yiğit Okur, üç romanından sonra ilk kez bir öykü kitabıyla çıkıyor okur karşısına. Dozu iyi ayarlanmış mizah, Yiğit Okur'un bildik ironisiyle birleşince, güldürürken düşündüren öyküler çıkmış ortaya. Anlattıklarında kendi yaşam çevresinden ve kişisel birikiminden yola çıktığı belli olan yazar, ustalıklı kurgularla son derece keyifli öyküler yaratmış.