Ockhamlı'ya göre; Teoloji bir bilim değildir. Çünkü bilim, “kesinlik” içermeyen ihtimalli hesaplar peşindedir. Bilimin nesnesi, “şimdi ve şurada” bulunan şeylerdir. Nesnelere ait kavramlar, bu âlemde soyut ve sezgisel bilgisine sahip olduğumuz duyumlardan elde edilir. Bu şeylere ait tümeller, cevher (töz) değildirler. İnsan zihni, eşyaya ait kavramları, birbirine benzerliklerinden dolayı, “ortak isimler” altında toplar.
Ayrıca ahlakın ve inancın kaynağı vahyin kendisidir. Tanrı'nın sıfatları da vahiyle ifadesini bulur. Bu yüzden Ockhamlı doğal hukuk'a hayat hakkı tanımaz. Tanrı, her şeye gücü yeten “Kadir-i mutlak” ve her şeyi bilen “Âlim-i mutlak” tır. O'nun bu kudreti ve ilmi, özgür iradenin gerçekleşmesine de engel değildir. O, dilediğini ödüllendirir, kişi dünyada iken suçlu da olsa; dilediğini de cezalandırır, dünyadayken suçsuz da olsa… Bu o kadar böyledir ki, Tanrı, İsa'nın bedeninde değil de bir köpeğin bedeninde de gelebilirdi. Akıl, bu sırları anlayamaz.
Ockhamlı'ya göre; Teoloji bir bilim değildir. Çünkü bilim, “kesinlik” içermeyen ihtimalli hesaplar peşindedir. Bilimin nesnesi, “şimdi ve şurada” bulunan şeylerdir. Nesnelere ait kavramlar, bu âlemde soyut ve sezgisel bilgisine sahip olduğumuz duyumlardan elde edilir. Bu şeylere ait tümeller, cevher (töz) değildirler. İnsan zihni, eşyaya ait kavramları, birbirine benzerliklerinden dolayı, “ortak isimler” altında toplar.
Ayrıca ahlakın ve inancın kaynağı vahyin kendisidir. Tanrı'nın sıfatları da vahiyle ifadesini bulur. Bu yüzden Ockhamlı doğal hukuk'a hayat hakkı tanımaz. Tanrı, her şeye gücü yeten “Kadir-i mutlak” ve her şeyi bilen “Âlim-i mutlak” tır. O'nun bu kudreti ve ilmi, özgür iradenin gerçekleşmesine de engel değildir. O, dilediğini ödüllendirir, kişi dünyada iken suçlu da olsa; dilediğini de cezalandırır, dünyadayken suçsuz da olsa… Bu o kadar böyledir ki, Tanrı, İsa'nın bedeninde değil de bir köpeğin bedeninde de gelebilirdi. Akıl, bu sırları anlayamaz.