Sanki doldurulmayan bir boşluk var dedi yargıç. Huzura ermeyen bir kalp, ten kaygusu çeken bir şuur. Paslı bir yük ki aşındırdı bedenimi ve bir an olsun terk etmiyor. Gün batımından gün doğumuna değin, bir kelimeyle huzursuzum. Yapayalnızım, kalabalıklar içinde.
Bir yol ayrımındasın dedi öğretmen…
Ya geri döneceksin topukların üzerinde, Ruhun sükûn bulacak. İşleri yarım bırakan ham ruhların kaçamak neşesini duyacaksın. Ya da mumdan gemilere binip, ateşten deryaları aşacaksın. Ateş ile buz, ten ile ruh; korku ile umut arasında bir metcezir…
Sanki doldurulmayan bir boşluk var dedi yargıç. Huzura ermeyen bir kalp, ten kaygusu çeken bir şuur. Paslı bir yük ki aşındırdı bedenimi ve bir an olsun terk etmiyor. Gün batımından gün doğumuna değin, bir kelimeyle huzursuzum. Yapayalnızım, kalabalıklar içinde.
Bir yol ayrımındasın dedi öğretmen…
Ya geri döneceksin topukların üzerinde, Ruhun sükûn bulacak. İşleri yarım bırakan ham ruhların kaçamak neşesini duyacaksın. Ya da mumdan gemilere binip, ateşten deryaları aşacaksın. Ateş ile buz, ten ile ruh; korku ile umut arasında bir metcezir…