Bu eser, Safeviler (1501-1736) devrine ait, 16. yüzyılda İran coğrafyasında yazılmış olan Şuca‘u'd-Din Dorud-Başi-yi Beyhaki'nin Cami‘u'l-Hidayet fî ‘İlmi'r Rimayet adlı okçuluk risalesinin Farsçadan Türkçeye tercümesidir. Müellif bu eseri kaleme almaktaki amacını şöyle anlatıyor: “… Sanat öğrenmek ve sanatı kesbetmek insanoğlunun şerefi ve büyüklüğüdür. İnsanoğlunu mücehhez ve değerli kılan birçok sanat vardır. Zira ok atmak, kılıç kullanmak, mızrak çevirmek, at koşturmak, çevgen oynamak ve silâhşörlük yapmak, hepsi iyidir ve kabul edilir. Ama İslâm'ın ve din-i Hz. Muhammed (selâm üzerine olsun)'in kitaptaki (Kur'an-ı Kerîm) kuralına göre kılıç daimî düzeni sağlayacaktır. Çünkü peygamberler, evliyalar ve imamların (selam üzerlerine olsun) mirası, kitap ve silah olmuştur. Bu nedenle zikredilen iki şeye (kitap ve silâh) talip olmak ve saygı göstermek lüzumlu olanlardandır.
Özellikle ilim talep etmek ve silâha talip olmak için ilim tahsil kudreti, güzel ahlâk, iyi ile kötüyü birbirinden ayıran huylar ve parlak zihinler lâzımdır. Bu nedenle her kim ilimleri idrak eden biri olabilirse, en azından sanat ve ilim münasebetiyle insanlığı katidir. Her kim ki bir sanat ve ilim sahibi olmazsa, hayvan gibidir. Belki hayvandan daha değersizdir. Çünkü ilim ve sanat öğrenmeyen bir kişinin değeri 10 dirhem; bir atın değeri 100 dirhem olur. Sanat ve ilim sahibi bir kişi, talih ve mülk sayesinde itibar hahibi biri olarak vefat eder. İnsanlar bir sanat ve ilme sahip olmazlarsa değersizdirler. Eğer sanat ve ilim öğrenmek isterlerse, kazançsız çıkmazlar. Bir ilim çalışılırsa hemen tahsil edilebilir. İlmin anlaşılması kişinin mizacı sayesinde daha erken zamanda olabilir. Tahsil edildiğinde ilmin görünen ve gizli olanı da iyi bilinir…
Ok ve yayın Hz. Adem'e geldiğini, Cebrail'in Hz. Adem'in yanında olduğunu ve ona ok atmayı öğrettiğini, Hz. Peygamber (s.a.v)'in okçuluk yaptığını ve münafıklara öğretmeden okçu yüzüğü taktığını rivayet ederler. Okçuluk, Hz. Resul'ün sünnetidir…”
Bu eser, Safeviler (1501-1736) devrine ait, 16. yüzyılda İran coğrafyasında yazılmış olan Şuca‘u'd-Din Dorud-Başi-yi Beyhaki'nin Cami‘u'l-Hidayet fî ‘İlmi'r Rimayet adlı okçuluk risalesinin Farsçadan Türkçeye tercümesidir. Müellif bu eseri kaleme almaktaki amacını şöyle anlatıyor: “… Sanat öğrenmek ve sanatı kesbetmek insanoğlunun şerefi ve büyüklüğüdür. İnsanoğlunu mücehhez ve değerli kılan birçok sanat vardır. Zira ok atmak, kılıç kullanmak, mızrak çevirmek, at koşturmak, çevgen oynamak ve silâhşörlük yapmak, hepsi iyidir ve kabul edilir. Ama İslâm'ın ve din-i Hz. Muhammed (selâm üzerine olsun)'in kitaptaki (Kur'an-ı Kerîm) kuralına göre kılıç daimî düzeni sağlayacaktır. Çünkü peygamberler, evliyalar ve imamların (selam üzerlerine olsun) mirası, kitap ve silah olmuştur. Bu nedenle zikredilen iki şeye (kitap ve silâh) talip olmak ve saygı göstermek lüzumlu olanlardandır.
Özellikle ilim talep etmek ve silâha talip olmak için ilim tahsil kudreti, güzel ahlâk, iyi ile kötüyü birbirinden ayıran huylar ve parlak zihinler lâzımdır. Bu nedenle her kim ilimleri idrak eden biri olabilirse, en azından sanat ve ilim münasebetiyle insanlığı katidir. Her kim ki bir sanat ve ilim sahibi olmazsa, hayvan gibidir. Belki hayvandan daha değersizdir. Çünkü ilim ve sanat öğrenmeyen bir kişinin değeri 10 dirhem; bir atın değeri 100 dirhem olur. Sanat ve ilim sahibi bir kişi, talih ve mülk sayesinde itibar hahibi biri olarak vefat eder. İnsanlar bir sanat ve ilme sahip olmazlarsa değersizdirler. Eğer sanat ve ilim öğrenmek isterlerse, kazançsız çıkmazlar. Bir ilim çalışılırsa hemen tahsil edilebilir. İlmin anlaşılması kişinin mizacı sayesinde daha erken zamanda olabilir. Tahsil edildiğinde ilmin görünen ve gizli olanı da iyi bilinir…
Ok ve yayın Hz. Adem'e geldiğini, Cebrail'in Hz. Adem'in yanında olduğunu ve ona ok atmayı öğrettiğini, Hz. Peygamber (s.a.v)'in okçuluk yaptığını ve münafıklara öğretmeden okçu yüzüğü taktığını rivayet ederler. Okçuluk, Hz. Resul'ün sünnetidir…”