20. sayımızla huzurlarınızdayız.
Yenilenen kapağımızda da söylediğimiz gibi “bununla 20 etti”. İlk sayıdaki heyecanla ve sizlerin samimi sahiplenmesiyle bunu sürdürdüğümüzü özellikle belirtmeliyim.
Bu sayımızda kütüphanelerimizi konuşmak istedik. Salgın süreciyle beraber uzak kaldığımız kütüphaneler elbette bıraktığımız gibi durmuyor. Her şey gibi onlar da değişiyor. Yeni açılan kitap kafeler, millet kıraathaneleri, belediyelerin girişimleri kütüphanelerin işlevini ve anlamını önemli ölçüde farklılaştıracak gibi görünüyor. Kütüphaneler, araştıma yapılan ve kitaplarla buluşulan mekanlardan daha çok sosyalleşme aracına dönüştü bugün. Form değiştirdi. Yeni nesil kütüphanecilikte artık “ikram” olmazsa olmaz. Her an ulaşılabilir olmalı ve mümkünse Instagram fotoğrafları için uygun arka fonlar da oluşturmalı. Peki bu durum okuma pratiklerimizi etkiliyor mu? Geleceğin kütüphaneleri nasıl olacak? Kütüphaneleri test çözme mekanları olmaktan çıkartabilecek miyiz? Ne yapmalı? Hamit Kardaş'ın hazırladığı dosyada bu soruların cevaplarını aramaya çalıştık.
***
Alpaslan Durmuş, bir kitabın izinde heyecanlı bir macerayı anlatıyor. Necdet Subaşı Din ve Kadastro kitabına dair etraflı bir tahlil yapıyor. M. Lütfi Arslan, icazet, öğrenme ve erme arasındaki rabıtaya değiniyor. Erkan Şimşek, Mustafa Kutlu'nun yeterince konuşulmayan ama “40 yıllık derdimin özeti” dediği son denemelerini işliyor. Ayşegül Genç soğuk bir kış gününde geçen iki romanı karşılaştırmalı olarak okuyor. Ercan Yılmaz fragmanlarına, Rabia Gülcan Kardaş ise çocuk edebiyatına dair özel kitapları ve konuları irdelemeye devam ediyor.
Dergimizde 40'ı aşkın yazarın katkısı var ve içeride sizi 217 kitap bekliyor. Her biri özenle yazıldı, her bir yazı titizlikle işlendi.
Bu sayımızda söyleşi yaptığımız isimler ise şöyle: Gökhan Özcan, Abdullah Harmancı, Sedat Anar, Rana Demiriz, Figen Yaman Coşar ve David Drummond.
Sevdiğiniz köşeler ve bölümler yine aynı yerlerinde dururken yenilerini de beğeneceğinizi düşünüyoruz.
Bize görüşlerinizi yazmak ya da katkı sunmak isterseniz okur@okurdergisi.com'a mail atmanız yeterli. Derginize abone olarak çok daha kolay ulaşabileceğinizi hatırlatmak isteriz.
Saygılarımızla…
20. sayımızla huzurlarınızdayız.
Yenilenen kapağımızda da söylediğimiz gibi “bununla 20 etti”. İlk sayıdaki heyecanla ve sizlerin samimi sahiplenmesiyle bunu sürdürdüğümüzü özellikle belirtmeliyim.
Bu sayımızda kütüphanelerimizi konuşmak istedik. Salgın süreciyle beraber uzak kaldığımız kütüphaneler elbette bıraktığımız gibi durmuyor. Her şey gibi onlar da değişiyor. Yeni açılan kitap kafeler, millet kıraathaneleri, belediyelerin girişimleri kütüphanelerin işlevini ve anlamını önemli ölçüde farklılaştıracak gibi görünüyor. Kütüphaneler, araştıma yapılan ve kitaplarla buluşulan mekanlardan daha çok sosyalleşme aracına dönüştü bugün. Form değiştirdi. Yeni nesil kütüphanecilikte artık “ikram” olmazsa olmaz. Her an ulaşılabilir olmalı ve mümkünse Instagram fotoğrafları için uygun arka fonlar da oluşturmalı. Peki bu durum okuma pratiklerimizi etkiliyor mu? Geleceğin kütüphaneleri nasıl olacak? Kütüphaneleri test çözme mekanları olmaktan çıkartabilecek miyiz? Ne yapmalı? Hamit Kardaş'ın hazırladığı dosyada bu soruların cevaplarını aramaya çalıştık.
***
Alpaslan Durmuş, bir kitabın izinde heyecanlı bir macerayı anlatıyor. Necdet Subaşı Din ve Kadastro kitabına dair etraflı bir tahlil yapıyor. M. Lütfi Arslan, icazet, öğrenme ve erme arasındaki rabıtaya değiniyor. Erkan Şimşek, Mustafa Kutlu'nun yeterince konuşulmayan ama “40 yıllık derdimin özeti” dediği son denemelerini işliyor. Ayşegül Genç soğuk bir kış gününde geçen iki romanı karşılaştırmalı olarak okuyor. Ercan Yılmaz fragmanlarına, Rabia Gülcan Kardaş ise çocuk edebiyatına dair özel kitapları ve konuları irdelemeye devam ediyor.
Dergimizde 40'ı aşkın yazarın katkısı var ve içeride sizi 217 kitap bekliyor. Her biri özenle yazıldı, her bir yazı titizlikle işlendi.
Bu sayımızda söyleşi yaptığımız isimler ise şöyle: Gökhan Özcan, Abdullah Harmancı, Sedat Anar, Rana Demiriz, Figen Yaman Coşar ve David Drummond.
Sevdiğiniz köşeler ve bölümler yine aynı yerlerinde dururken yenilerini de beğeneceğinizi düşünüyoruz.
Bize görüşlerinizi yazmak ya da katkı sunmak isterseniz okur@okurdergisi.com'a mail atmanız yeterli. Derginize abone olarak çok daha kolay ulaşabileceğinizi hatırlatmak isteriz.
Saygılarımızla…