Olağan Şiir dergisi 17'inci sayısında, “Benim kuşağım yok, ben varım sadece” diyen Hakan Arslanbenzer'i ağırlıyor. Şairin şiir ve düşünce dünyasına yaklaştıran söyleşi ve yazılar sayının dosyasını oluşturuyor.
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği tarafından iki ayda bir yayımlanan Olağan Şiir 17'inci sayısıyla “olağan” yolculuğunu sürdürüyor. Derginin kapak misafiri Hakan Arslanbenzer'le Zafer Acar ve Aykut Nasip Kelebek'in yaptığı geniş ve çarpıcı bir söyleşinin bulunduğu sayıda, şairin şiir ve düşünce dünyasını analiz eden yazılara yer verildi. Arka kapakta ise Yeprem Türk'ün "Hâl"başlıklı şiiri var.
Giriş yazısında, “Eleştiri istiyoruz, sağlam polemik istiyoruz ve dürüstlük ve cesaret diyoruz.” diyen Aykut Nasip Kelebek, derginin düsturu noktasında bilgilendirici cümlelere yer veriyor. Hakan Arslanbenzer dosyası için kaleme aldığı “Gelenekçi mi Avangard mı: Hakan Arslanbenzer” yazısında şairin Neo-Epik Şiir kitabından yola çıkarak şiir dünyasına ve kendi şiir âleminin dünyaya yansımasına dair tespitlerde bulunuyor. Turgay Demirel, “Neo-Epik Şiirin İlk ve Son Hakanı: Hakan Arslanbenzer” başlıklı eleştiri yazısıyla dosyaya katkı sunuyor. Yunus Emre Koşar da şairin ismiyle özdeş Neo-Epik kavramını masaya yatırdığı “Neo-Epik Karmaşası” başlıklı eleştirisiyle Arslanbenzer dosyasına katkı sunan bir diğer isim. Yeprem Türk ise “Hakan Arslanbenzer veya Türk Şiirinde Oduncular ve Mumcular” başlıklı eleştiri yazısıyla şairin şiir kronolojisi içindeki seyrine dair saptamalarda bulunuyor.Zafer Acar, Hüseyin Akın, Hüseyin Kalyan, Turgay Demirel, Mehmet Baş, Samet Kara, Muhammed Enis Özel, Gün Uzar, Melike Aydın, Salih Akkaya, Ömer Yücedal, Yasin Kamış, Kübranur Başar, Mahmut Talha İlhan, İmam Haddâad Alevî, Ali Sözer, Béla Vihar, Fahri Alpyürür Olağan Şiir'in 17'nci sayısında.
Aykut Nasip Kelebek'in kaleminden Olağan Şiir'in giriş yazısı:Olağan Şiir'de bazı prensiplerimiz var, bunu herhangi bir sayımıza göz atan okur hemen fark edebilir. Öncelikle garanticilikten hoşlanmıyoruz, yetişmiş isimlerle güvenli bir yol yürümektense -usta ve yetişkinlere de sayfalarımızı açıyoruz elbette- bünyemizden çıkardığımız genç isimlerle hareket etmeyi daha kıymetli buluyoruz. Mesele edebiyatımızda yer edinmiş isimlerle iş tutmak değil, meselenin kalıcıları belirlemek olduğuna inanıyoruz. Geride kalan on yıllarda belirginleşmiş isimler de var aramızda; ama gelecek on yıllarda edebiyatımızı şekillendirecek isimleri hazırlama fikri bize daha çok heyecan veriyor.
Şimdiye dek hiç tanıtım metni yayımlamadık, bundan sonra da yayımlamayı düşünmüyoruz. Kitap tanıtımı yazarlığının gösteriş, iki yüzlülük, korkaklık, beceriksizlik ve birikimsizlikle çok sıkı ilişkileri var. Biz bu fenalıklardan kaçınıyoruz. Diğer dergilerin sırtını dayadığı baştan ayağa güzellemeci yazılara asla yüz vermiyoruz. Edebiyat, kitap tanıtımında değil eleştiridedir. Her yazı söz söylemelidir, her yazının bir argümanı olmalıdır ve her yazı ama doğru ama yanlış bir yerlere dokunmalı, bir şeye müdahale etmelidir. Tanıtım yazılarına karşı olduğumuz gibi onlarca sayfalık yine argüman yoksunu, uzatılmış tanıtım yazısı düzeyinde makale ve makalemsilere karşı da mesafeliyiz. Eleştiri istiyoruz, sağlam polemik istiyoruz ve dürüstlük ve cesaret diyoruz.
Bu sayımızda Hakan Arslanbenzer hakkında bir dosya hazırladık. 90 sonrası edebiyatımızın en çok tartışılmış isimlerinden biridir Arslanbenzer; ama hakkında şimdiye dek derli toplu bir çalışma da -Fayrap dışında- yapılmamıştır. Hakan Arslanbenzer üzerinde durulmayı hak eden bir tutum izliyor.
Bu sayıyla birlikte yeni bir tasarımla karşınıza çıkıyoruz.
Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle.
Olağan Şiir dergisi 17'inci sayısında, “Benim kuşağım yok, ben varım sadece” diyen Hakan Arslanbenzer'i ağırlıyor. Şairin şiir ve düşünce dünyasına yaklaştıran söyleşi ve yazılar sayının dosyasını oluşturuyor.
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği tarafından iki ayda bir yayımlanan Olağan Şiir 17'inci sayısıyla “olağan” yolculuğunu sürdürüyor. Derginin kapak misafiri Hakan Arslanbenzer'le Zafer Acar ve Aykut Nasip Kelebek'in yaptığı geniş ve çarpıcı bir söyleşinin bulunduğu sayıda, şairin şiir ve düşünce dünyasını analiz eden yazılara yer verildi. Arka kapakta ise Yeprem Türk'ün "Hâl"başlıklı şiiri var.
Giriş yazısında, “Eleştiri istiyoruz, sağlam polemik istiyoruz ve dürüstlük ve cesaret diyoruz.” diyen Aykut Nasip Kelebek, derginin düsturu noktasında bilgilendirici cümlelere yer veriyor. Hakan Arslanbenzer dosyası için kaleme aldığı “Gelenekçi mi Avangard mı: Hakan Arslanbenzer” yazısında şairin Neo-Epik Şiir kitabından yola çıkarak şiir dünyasına ve kendi şiir âleminin dünyaya yansımasına dair tespitlerde bulunuyor. Turgay Demirel, “Neo-Epik Şiirin İlk ve Son Hakanı: Hakan Arslanbenzer” başlıklı eleştiri yazısıyla dosyaya katkı sunuyor. Yunus Emre Koşar da şairin ismiyle özdeş Neo-Epik kavramını masaya yatırdığı “Neo-Epik Karmaşası” başlıklı eleştirisiyle Arslanbenzer dosyasına katkı sunan bir diğer isim. Yeprem Türk ise “Hakan Arslanbenzer veya Türk Şiirinde Oduncular ve Mumcular” başlıklı eleştiri yazısıyla şairin şiir kronolojisi içindeki seyrine dair saptamalarda bulunuyor.Zafer Acar, Hüseyin Akın, Hüseyin Kalyan, Turgay Demirel, Mehmet Baş, Samet Kara, Muhammed Enis Özel, Gün Uzar, Melike Aydın, Salih Akkaya, Ömer Yücedal, Yasin Kamış, Kübranur Başar, Mahmut Talha İlhan, İmam Haddâad Alevî, Ali Sözer, Béla Vihar, Fahri Alpyürür Olağan Şiir'in 17'nci sayısında.
Aykut Nasip Kelebek'in kaleminden Olağan Şiir'in giriş yazısı:Olağan Şiir'de bazı prensiplerimiz var, bunu herhangi bir sayımıza göz atan okur hemen fark edebilir. Öncelikle garanticilikten hoşlanmıyoruz, yetişmiş isimlerle güvenli bir yol yürümektense -usta ve yetişkinlere de sayfalarımızı açıyoruz elbette- bünyemizden çıkardığımız genç isimlerle hareket etmeyi daha kıymetli buluyoruz. Mesele edebiyatımızda yer edinmiş isimlerle iş tutmak değil, meselenin kalıcıları belirlemek olduğuna inanıyoruz. Geride kalan on yıllarda belirginleşmiş isimler de var aramızda; ama gelecek on yıllarda edebiyatımızı şekillendirecek isimleri hazırlama fikri bize daha çok heyecan veriyor.
Şimdiye dek hiç tanıtım metni yayımlamadık, bundan sonra da yayımlamayı düşünmüyoruz. Kitap tanıtımı yazarlığının gösteriş, iki yüzlülük, korkaklık, beceriksizlik ve birikimsizlikle çok sıkı ilişkileri var. Biz bu fenalıklardan kaçınıyoruz. Diğer dergilerin sırtını dayadığı baştan ayağa güzellemeci yazılara asla yüz vermiyoruz. Edebiyat, kitap tanıtımında değil eleştiridedir. Her yazı söz söylemelidir, her yazının bir argümanı olmalıdır ve her yazı ama doğru ama yanlış bir yerlere dokunmalı, bir şeye müdahale etmelidir. Tanıtım yazılarına karşı olduğumuz gibi onlarca sayfalık yine argüman yoksunu, uzatılmış tanıtım yazısı düzeyinde makale ve makalemsilere karşı da mesafeliyiz. Eleştiri istiyoruz, sağlam polemik istiyoruz ve dürüstlük ve cesaret diyoruz.
Bu sayımızda Hakan Arslanbenzer hakkında bir dosya hazırladık. 90 sonrası edebiyatımızın en çok tartışılmış isimlerinden biridir Arslanbenzer; ama hakkında şimdiye dek derli toplu bir çalışma da -Fayrap dışında- yapılmamıştır. Hakan Arslanbenzer üzerinde durulmayı hak eden bir tutum izliyor.
Bu sayıyla birlikte yeni bir tasarımla karşınıza çıkıyoruz.
Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle.