221B Dergisi'nin düzenlediği Polisiye İlk Roman Yarışması'nın birincisi Baytan Uğur Yem'den etkileyici bir polisiye…
Toygar, hayatının zor bir döneminden geçerken onu ayakta tutan tek şey, çok güvendiği romanının yayımlanma ihtimalidir; fakat yayınevlerinden ve dosyasını okuyan editörlerden beklediği ilgiyi göremez. Bunun üzerine harekete geçer ve editörleri cezalandırmaya başlar. Oyun içinde oyun, roman içinde roman ilerlerken polis de elbette katilin peşindedir.
Baytan Uğur Yem, yarattığı karakter ve karakterin cinayet işleme biçimiyle yerli polisiyemiz için özgün bir yol açıyor. Polisiyeseverlere soluk soluğa okunacak bir roman bırakıyor.
Derin bir nefes aldı. “Romanıma gelince…” diye devam etti. “Roman ne anlatıyor biliyor musunuz? Çocukluğundan beri kitap yazma hayali kuran bir adamın sonunda bu hayalinin peşine düşerek bir kitap yazmasını, ardından bu kitap yayınevleri tarafından beğenilmeyince bir kırılma noktası yaşayıp yayınevi editörlerini öldürmeye başlamasını anlatıyor. Sıradan bir hayatı olan, sıradan endişeler ve uğraşlar peşinde, meraklı, yaratıcı ve azimli bir adamın gerekli şartlar ortaya çıktığında seri katile dönüşmesinin öyküsünü anlatıyor. Yayınevlerinin kitabımı reddetme nedenleri kitabın çok uçuk, gerçekdışı olduğu ve sıradan bir adamın böyle şeyler yapamayacağıydı. Tabii romanı yazarken hikâyenin sonunda katilin tutuklanmasına karar vermiştim. Yazmaya başlarken ana karakteri öldürmeyi planlıyordum ama yazdığım karakterle bağ kurunca öldürülmesine gönlüm elvermedi. Elbette gerçek hayatta tutuklanmak ya da öldürülmek gibi bir niyetim yok. Kitabın gerçekdışı olduğu, sıradan bir adamın böyle şeyler yapamayacağı konusuna gelince… Sanırım bu öngörünün doğru olmadığını ilk elden görenlerden biri olacaksınız.”
221B Dergisi'nin düzenlediği Polisiye İlk Roman Yarışması'nın birincisi Baytan Uğur Yem'den etkileyici bir polisiye…
Toygar, hayatının zor bir döneminden geçerken onu ayakta tutan tek şey, çok güvendiği romanının yayımlanma ihtimalidir; fakat yayınevlerinden ve dosyasını okuyan editörlerden beklediği ilgiyi göremez. Bunun üzerine harekete geçer ve editörleri cezalandırmaya başlar. Oyun içinde oyun, roman içinde roman ilerlerken polis de elbette katilin peşindedir.
Baytan Uğur Yem, yarattığı karakter ve karakterin cinayet işleme biçimiyle yerli polisiyemiz için özgün bir yol açıyor. Polisiyeseverlere soluk soluğa okunacak bir roman bırakıyor.
Derin bir nefes aldı. “Romanıma gelince…” diye devam etti. “Roman ne anlatıyor biliyor musunuz? Çocukluğundan beri kitap yazma hayali kuran bir adamın sonunda bu hayalinin peşine düşerek bir kitap yazmasını, ardından bu kitap yayınevleri tarafından beğenilmeyince bir kırılma noktası yaşayıp yayınevi editörlerini öldürmeye başlamasını anlatıyor. Sıradan bir hayatı olan, sıradan endişeler ve uğraşlar peşinde, meraklı, yaratıcı ve azimli bir adamın gerekli şartlar ortaya çıktığında seri katile dönüşmesinin öyküsünü anlatıyor. Yayınevlerinin kitabımı reddetme nedenleri kitabın çok uçuk, gerçekdışı olduğu ve sıradan bir adamın böyle şeyler yapamayacağıydı. Tabii romanı yazarken hikâyenin sonunda katilin tutuklanmasına karar vermiştim. Yazmaya başlarken ana karakteri öldürmeyi planlıyordum ama yazdığım karakterle bağ kurunca öldürülmesine gönlüm elvermedi. Elbette gerçek hayatta tutuklanmak ya da öldürülmek gibi bir niyetim yok. Kitabın gerçekdışı olduğu, sıradan bir adamın böyle şeyler yapamayacağı konusuna gelince… Sanırım bu öngörünün doğru olmadığını ilk elden görenlerden biri olacaksınız.”