Sufiler nefsi terbiye etmenin en önemli yollarından birisi olarak ölümü düşünmüşlerdir. Hz. Peygamber ölümden söz ederken ‘Ağız tadını kaçırtanı çok düşünün' buyurmuş, sahabe-i kiram ‘O da nedir, ey Allah'ın Peygamberi' diye sorduklarında, ‘ölüm' cevabını vermiştir.
Ölüm insanın yeryüzünün faniliği kadar, burada bir maksat için bulunduğunu öğreten en önemli imkandır. Ölüm, ruhun bedeni terk etmesiyle gerçekleşir ve bu esnada insan, ‘insan' vasfını yitirir. Çünkü insanı insan kılan vasıf, onun ruhudur.
Ruh ayrıldıktan sonra geride bir beden kalır ve cenaze namazıyla birlikte geldiği asla, yani toprağa tevdi edilir. İbnü'l-Arabi bu kitapta; ruhun bedeni terk etmesiyle başlayan yolculuğu, Allah'a kavuşmak üzere Müslümanlara düşen bir görev olarak ele alır.
Ölüm ve Cenaze Namazının Sırları ismini verdiğimiz bu kitap İbn Arabî'nin Fütûhât-ı Mekkiyye'sinin dördüncü cildinde yer alan 48 ve 49. Kısımları ihtiva etmektedir.
Sufiler nefsi terbiye etmenin en önemli yollarından birisi olarak ölümü düşünmüşlerdir. Hz. Peygamber ölümden söz ederken ‘Ağız tadını kaçırtanı çok düşünün' buyurmuş, sahabe-i kiram ‘O da nedir, ey Allah'ın Peygamberi' diye sorduklarında, ‘ölüm' cevabını vermiştir.
Ölüm insanın yeryüzünün faniliği kadar, burada bir maksat için bulunduğunu öğreten en önemli imkandır. Ölüm, ruhun bedeni terk etmesiyle gerçekleşir ve bu esnada insan, ‘insan' vasfını yitirir. Çünkü insanı insan kılan vasıf, onun ruhudur.
Ruh ayrıldıktan sonra geride bir beden kalır ve cenaze namazıyla birlikte geldiği asla, yani toprağa tevdi edilir. İbnü'l-Arabi bu kitapta; ruhun bedeni terk etmesiyle başlayan yolculuğu, Allah'a kavuşmak üzere Müslümanlara düşen bir görev olarak ele alır.
Ölüm ve Cenaze Namazının Sırları ismini verdiğimiz bu kitap İbn Arabî'nin Fütûhât-ı Mekkiyye'sinin dördüncü cildinde yer alan 48 ve 49. Kısımları ihtiva etmektedir.