Muallim Naci'nin hacim bakımından küçük olmakla birlikte ismini günümüze kadar taşıyan, çocuklara olduğu kadar yetişkinlere de hitap eden tek bir eseri vardır: Ömer'in Çocukluğu. Muallim Naci'nin asıl ismi, bu kitabın başlığında yer alıyor; kendisi ise küçük bir çocuk olarak bu hatırat kitabında yaşıyor. Ömer'in Çocukluğu Türk edebiyatında hatırat türünün, çocukluk ve gençlik hatıralarını ihtiva eden ilk örneklerinden biridir. Muallim Naci, Ömer'in Çocukluğu'nda ilk çocukluk yıllarını, çocukluğunun geçtiği ortamı, Fatih'teki evlerini, ailesi ve çevresini, okuduğu mektebi, ilkokul yıllarını yani çocukluğu ile ilgili hatırında kalan birçok hatırayı; sade ve samimi bir üslûpla, bir çocuğun bakışı açısıyla okuyucuya aktarmıştır.
Bütün bu çocukluk hatıraları; Muallim Naci'nin ilk çocukluğunu yaşadığı 1850'li yıllardaki cemiyet ve aile hayatını, sokak ve mahallenin kendine mahsus dünyasını, babasının saraç olması münasebetiyle esnaf ve zanaatkârların yaşantısını, ilk mektep tahsilinin halini ortaya koymaktadır.
Ömer'in Çocukluğu hakkında Ahmet Hamdi Tanpınar'a kulak verecek olursak:
Hakitatte bu küçük eser, Ziya Paşa'nın “Rüya”sı ve eksik kalan hatıraları, Ahmet Midhat Efendi'nin “Menfâ”sı gibi en mesut şartlarıyla doğmuş, vesika ve duygu değerleri birbirine denk, her türlü mülahazanın dışında güzel eserlerdendir. Ve en mühim tarafı kendi çocukluğunun arasından bize imparatorluğun o zamana kadar bel kemiği olan dindar ve çalışkan, haysiyetli bir zümrenin, esnaf sınıfının hayatını vermesidir. Âdeta sanatı ve her türlü özentiyi atmışa benzeyen, külfetsiz, mübalâğasız üslûbu ona, yan taraftaki bir odaya geçer gibi geçmiş zamanı bulmasında yardım etmiştir. Kitabın o kadar beğenilmesi ve hemen neşrinin senesinde Almancaya tercüme edilmesi bu sıcaklığındandır.”
Ömer'in Çocukluğu'nun, Büyüyenay'daki bu ilk baskısında, eserde geçen Kıztaşı, Saraçhanebaşı, Edirnekapı, Topkapı… gibi mekânlara ait mahalle, sokak ve o zamanki toplum hayatını yansıtan fotoğraflar da metne eşlik edecek şekilde düzenlendi. İstedik ki okuyucularımız Ömer'le birlikte onun yaşadığı zamanı bir nebze de olsa teneffüs edebilsinler, kendi zamanlarını geçici bir süreliğine de olsa Ömer'in zamanı ile değiştirebilsinler.
Muallim Naci'nin hacim bakımından küçük olmakla birlikte ismini günümüze kadar taşıyan, çocuklara olduğu kadar yetişkinlere de hitap eden tek bir eseri vardır: Ömer'in Çocukluğu. Muallim Naci'nin asıl ismi, bu kitabın başlığında yer alıyor; kendisi ise küçük bir çocuk olarak bu hatırat kitabında yaşıyor. Ömer'in Çocukluğu Türk edebiyatında hatırat türünün, çocukluk ve gençlik hatıralarını ihtiva eden ilk örneklerinden biridir. Muallim Naci, Ömer'in Çocukluğu'nda ilk çocukluk yıllarını, çocukluğunun geçtiği ortamı, Fatih'teki evlerini, ailesi ve çevresini, okuduğu mektebi, ilkokul yıllarını yani çocukluğu ile ilgili hatırında kalan birçok hatırayı; sade ve samimi bir üslûpla, bir çocuğun bakışı açısıyla okuyucuya aktarmıştır.
Bütün bu çocukluk hatıraları; Muallim Naci'nin ilk çocukluğunu yaşadığı 1850'li yıllardaki cemiyet ve aile hayatını, sokak ve mahallenin kendine mahsus dünyasını, babasının saraç olması münasebetiyle esnaf ve zanaatkârların yaşantısını, ilk mektep tahsilinin halini ortaya koymaktadır.
Ömer'in Çocukluğu hakkında Ahmet Hamdi Tanpınar'a kulak verecek olursak:
Hakitatte bu küçük eser, Ziya Paşa'nın “Rüya”sı ve eksik kalan hatıraları, Ahmet Midhat Efendi'nin “Menfâ”sı gibi en mesut şartlarıyla doğmuş, vesika ve duygu değerleri birbirine denk, her türlü mülahazanın dışında güzel eserlerdendir. Ve en mühim tarafı kendi çocukluğunun arasından bize imparatorluğun o zamana kadar bel kemiği olan dindar ve çalışkan, haysiyetli bir zümrenin, esnaf sınıfının hayatını vermesidir. Âdeta sanatı ve her türlü özentiyi atmışa benzeyen, külfetsiz, mübalâğasız üslûbu ona, yan taraftaki bir odaya geçer gibi geçmiş zamanı bulmasında yardım etmiştir. Kitabın o kadar beğenilmesi ve hemen neşrinin senesinde Almancaya tercüme edilmesi bu sıcaklığındandır.”
Ömer'in Çocukluğu'nun, Büyüyenay'daki bu ilk baskısında, eserde geçen Kıztaşı, Saraçhanebaşı, Edirnekapı, Topkapı… gibi mekânlara ait mahalle, sokak ve o zamanki toplum hayatını yansıtan fotoğraflar da metne eşlik edecek şekilde düzenlendi. İstedik ki okuyucularımız Ömer'le birlikte onun yaşadığı zamanı bir nebze de olsa teneffüs edebilsinler, kendi zamanlarını geçici bir süreliğine de olsa Ömer'in zamanı ile değiştirebilsinler.