Ben bu kitabı, herkesin bildiğini sandığı birtakım olaylara biraz değişik bir bakış açısı getirmek ve biraz da herkesin pek bilmediği olayların kıyısını köşesini aralamak için yazdım. Ne demek istediğimi anlatmak için eniştem Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ın, annem Bedriye Atsız'a ölümünden az süre önce yazdığı son mektubdan bir alıntı yapmak istiyorum:
“Bu ay Atsız'ın onuncu ölüm yıl dönümü imiş. Ben merhûmu pek az tanıdım. Mizâcı ve hayat görüşü benimkine hiç uygun olmayan ‘uçlar'dan biriydi. Nâzım Hikmet, Necip Fazıl, Nihal Atsız... Üç akımın üç ayrı temsilcisi... Üçü de hapse atıldılar, tâkib edildiler, ıstırap çektiler... Ah, birbirimizi reddetmeden yaşayabilsek...”
Bu kitap biraz da bu felsefe ile kaleme alındı.
Ben bu kitabı, herkesin bildiğini sandığı birtakım olaylara biraz değişik bir bakış açısı getirmek ve biraz da herkesin pek bilmediği olayların kıyısını köşesini aralamak için yazdım. Ne demek istediğimi anlatmak için eniştem Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ın, annem Bedriye Atsız'a ölümünden az süre önce yazdığı son mektubdan bir alıntı yapmak istiyorum:
“Bu ay Atsız'ın onuncu ölüm yıl dönümü imiş. Ben merhûmu pek az tanıdım. Mizâcı ve hayat görüşü benimkine hiç uygun olmayan ‘uçlar'dan biriydi. Nâzım Hikmet, Necip Fazıl, Nihal Atsız... Üç akımın üç ayrı temsilcisi... Üçü de hapse atıldılar, tâkib edildiler, ıstırap çektiler... Ah, birbirimizi reddetmeden yaşayabilsek...”
Bu kitap biraz da bu felsefe ile kaleme alındı.