Şiddetini arttıran yağmura aldırmadan Atatürk'ün gittiği yöne doğru ormana daldılar. “Sessiz ol.” dedi Ali, ikisi de adımlarınıyavaşlattılar. Atatürk'le aralarında elli metre mesafe vardı. Uğuldayan rüzgârla savrulan yağmur ayak seslerini bastırdığı için bumesafeden fark edilmeleri imkânsızdı. Ormanlık bölgenin iç kısımlarına doğru ilerleyen Atatürk, birden gözden kayboldu.
Şaşırmışlardı. “Koş!” diye bağırdı Ali, “Bir şey oldu galiba.” Silahlarını çekip hızla gözden kaybolduğu alana geldiler. Çaresizcebakınıyorlardı etrafa, en küçük bir iz bile yoktu Atatürk'ten.
“Ben size yerinizden ayrılmayın demedim mi?!”
Ses arkalarından gelmişti, suçüstü yakalanan insanların utangaçlığıyla yüzlerini döndüler; ne çabuk unutmuşlardı onun usta birsavaşçı olduğunu.
“Son kez emrediyorum geri dönün ve arabada bekleyin beni.”Dondurucu rüzgârın eşsiz senfonik müziğine ayak uyduran yağmur taneleri ardı ardına çarparken yüzlerine, başlarını öne eğipgeldikleri yöne doğru yürüdüler. Gerçeklerle düşlerin iç içe geçtiği bir gece yaşanıyordu İstanbul'da. Atatürk ağaçların arasındakaybolurken şiddetini daha da arttıran yağmur yedi tepeli kentin üzerindeki yedi ayrı noktaya dağıtıyordu evrenin kadimbilgilerini.
Şiddetini arttıran yağmura aldırmadan Atatürk'ün gittiği yöne doğru ormana daldılar. “Sessiz ol.” dedi Ali, ikisi de adımlarınıyavaşlattılar. Atatürk'le aralarında elli metre mesafe vardı. Uğuldayan rüzgârla savrulan yağmur ayak seslerini bastırdığı için bumesafeden fark edilmeleri imkânsızdı. Ormanlık bölgenin iç kısımlarına doğru ilerleyen Atatürk, birden gözden kayboldu.
Şaşırmışlardı. “Koş!” diye bağırdı Ali, “Bir şey oldu galiba.” Silahlarını çekip hızla gözden kaybolduğu alana geldiler. Çaresizcebakınıyorlardı etrafa, en küçük bir iz bile yoktu Atatürk'ten.
“Ben size yerinizden ayrılmayın demedim mi?!”
Ses arkalarından gelmişti, suçüstü yakalanan insanların utangaçlığıyla yüzlerini döndüler; ne çabuk unutmuşlardı onun usta birsavaşçı olduğunu.
“Son kez emrediyorum geri dönün ve arabada bekleyin beni.”Dondurucu rüzgârın eşsiz senfonik müziğine ayak uyduran yağmur taneleri ardı ardına çarparken yüzlerine, başlarını öne eğipgeldikleri yöne doğru yürüdüler. Gerçeklerle düşlerin iç içe geçtiği bir gece yaşanıyordu İstanbul'da. Atatürk ağaçların arasındakaybolurken şiddetini daha da arttıran yağmur yedi tepeli kentin üzerindeki yedi ayrı noktaya dağıtıyordu evrenin kadimbilgilerini.