Bu kitap mimarlar üzerinedir.
Bu kitapta yer alan mimarlar çeşit çeşittir, birbirlerinden çok farklıdır. Örneğin, bunlardan biri gizemli bir mimardır; mimarisi gizemli bir yapı olan Süleyman Tapınağı ile ilişkilidir ve yarı saray yarı manastır olan El Escorial' a uzanır.
Bir başkası bir yandan “Bina Bilgisi” adlı bir mimarlık kitabı yazarken, “Feleğin Galoşları” adlı bir senaryoyu da kaleme almıştır. Bu yazıda Modernizm'in kurucuları arasında en önde gelen mimarlardan ikisinin kişiliğinin olumsuz yönleri, kavgacılığı, kendini beğenmişliği, vefasızlığı, savurganlığı, inatçılığı vb. ele alınmıştır. Konu edindiğimiz mimarların bir bölümü kendi kültürel değerlerinin dışında kalan kültürlerin ürünü olan mimari yapıtları hiç mi hiç kabullenmemiş, kabullenememiştir.
Aslında bir bilim adamı, bir gökbilimci olan, ama Londra'nın en önemli yapılarının başında gelen St. Paul Katedrali'ni inşa eden bir başka mimara da yer verilmiştir. Bu kitapta yer alan mimarlar arasında yaşadığı dönemin nitelikleriyle bağdaşamayan ve bu nedenle gözden düşen bir mimara da değinilmiştir. Seçtiğimiz on mimarın kimileri de, yalnızca mimarlıkla, mimarlığın “kendisiyle”, yani binaların tasarımları ve uygulamalarıyla, Vitruvius'un üç ilkesiyle, modernizmle, “reel mimarlıkla” ilgilidir. Bu tür mimarların sayısı elbette ki “on” ile sınırlı değildir. Bu kitapta sözü edilen mimarların sayısının “on” ile sınırlanmasında, Antik Çağ'dan kalan tek mimari kuramsal yapıt, Vitruvius'un De architectura libri decem (Mimarlık Üzerine On Kitap) adlı yapıtının uzaktan uzağa da olsa etkili olduğunu söyleyebilirim...
Bu kitap mimarlar üzerinedir.
Bu kitapta yer alan mimarlar çeşit çeşittir, birbirlerinden çok farklıdır. Örneğin, bunlardan biri gizemli bir mimardır; mimarisi gizemli bir yapı olan Süleyman Tapınağı ile ilişkilidir ve yarı saray yarı manastır olan El Escorial' a uzanır.
Bir başkası bir yandan “Bina Bilgisi” adlı bir mimarlık kitabı yazarken, “Feleğin Galoşları” adlı bir senaryoyu da kaleme almıştır. Bu yazıda Modernizm'in kurucuları arasında en önde gelen mimarlardan ikisinin kişiliğinin olumsuz yönleri, kavgacılığı, kendini beğenmişliği, vefasızlığı, savurganlığı, inatçılığı vb. ele alınmıştır. Konu edindiğimiz mimarların bir bölümü kendi kültürel değerlerinin dışında kalan kültürlerin ürünü olan mimari yapıtları hiç mi hiç kabullenmemiş, kabullenememiştir.
Aslında bir bilim adamı, bir gökbilimci olan, ama Londra'nın en önemli yapılarının başında gelen St. Paul Katedrali'ni inşa eden bir başka mimara da yer verilmiştir. Bu kitapta yer alan mimarlar arasında yaşadığı dönemin nitelikleriyle bağdaşamayan ve bu nedenle gözden düşen bir mimara da değinilmiştir. Seçtiğimiz on mimarın kimileri de, yalnızca mimarlıkla, mimarlığın “kendisiyle”, yani binaların tasarımları ve uygulamalarıyla, Vitruvius'un üç ilkesiyle, modernizmle, “reel mimarlıkla” ilgilidir. Bu tür mimarların sayısı elbette ki “on” ile sınırlı değildir. Bu kitapta sözü edilen mimarların sayısının “on” ile sınırlanmasında, Antik Çağ'dan kalan tek mimari kuramsal yapıt, Vitruvius'un De architectura libri decem (Mimarlık Üzerine On Kitap) adlı yapıtının uzaktan uzağa da olsa etkili olduğunu söyleyebilirim...