Yorganı sırtında milletiz biz.
Çoğumuzu Mağrib'den Maşrîk'a saçıp savuran hayat rüzgarı beni de Amerika denen bu garip diyara sürükledi. Kimi ekmek parası, kimi yürek yarasıyla yurdundan ayağ göçürür bizim ellerin insanı.
Benimki ikisi de değil.
Benimkini anlatmak, anlatırken de anlamak istiyorum.
Ve şöyle başlıyorum:
Yaş kemale erdi dedikleri yaşa geldim farkına bile varmadan. Bu ömrün bir yarısı Türkiye'de geçti. Ondandır; sosyal hamurum, Türkiye ve Türk toplumunda yoğruldu. Oysa ben pek barışamadım o toplumla. Kimi değer yargıları, ama en çoğu da adalet duygusunun yamukluğuydu, beni hep yaban eyleyen kendi yurdumda. Bin yıllık devlet geleneği olan, iki bin yıl İpek Yolu üzerinde yaşamış bu toplumda, bu muhteşem kültür mozaiği içinde, insanı mest eden renklere, seslere, anlatılması imkansız bisürü şeye tutkunluğum, Türkiye ile bağlarımı tamamen kesip koparmama izin vermedi. Ömer Seyfeddin'in Diyet öyküsündeki Koca Ali gibi, kolumu kesip atamadım Hacı Kasab'ın önüne.
Yorganı sırtında milletiz biz.
Çoğumuzu Mağrib'den Maşrîk'a saçıp savuran hayat rüzgarı beni de Amerika denen bu garip diyara sürükledi. Kimi ekmek parası, kimi yürek yarasıyla yurdundan ayağ göçürür bizim ellerin insanı.
Benimki ikisi de değil.
Benimkini anlatmak, anlatırken de anlamak istiyorum.
Ve şöyle başlıyorum:
Yaş kemale erdi dedikleri yaşa geldim farkına bile varmadan. Bu ömrün bir yarısı Türkiye'de geçti. Ondandır; sosyal hamurum, Türkiye ve Türk toplumunda yoğruldu. Oysa ben pek barışamadım o toplumla. Kimi değer yargıları, ama en çoğu da adalet duygusunun yamukluğuydu, beni hep yaban eyleyen kendi yurdumda. Bin yıllık devlet geleneği olan, iki bin yıl İpek Yolu üzerinde yaşamış bu toplumda, bu muhteşem kültür mozaiği içinde, insanı mest eden renklere, seslere, anlatılması imkansız bisürü şeye tutkunluğum, Türkiye ile bağlarımı tamamen kesip koparmama izin vermedi. Ömer Seyfeddin'in Diyet öyküsündeki Koca Ali gibi, kolumu kesip atamadım Hacı Kasab'ın önüne.