Necip Fazıl Kısakürek, yani üstad yani “Büyük Doğu” kurucusu, müşiri, başyazarı yani “Büyük Doğu” cemiyeti töre ağası yani “Büyük Doğu” ordusunun kumandanı; cumhuriyetle yaşıt olan sanat, fikir ve cemiyet hayatında çıkardığı dergiler, kurduğu cemiyetler ve etkilediği siyasetler göz önüne alındığında Türk düşünce tarihi, Türk siyaset tarihi, Türk edebiyat tarihi içinde vazgeçilmez bir konuma sahiptir. Onun 1976-1983 tarihleri arasındaki hayatında ben de vardım. “Büyük Doğu”nun son dönemecinde ve “Rapor”ların tamamında... Onunla Türk gençliğini bütünleştirecek, özellikle ülkücüler ve akıncılar mahfillerini “Büyük Doğu” yani tarihî olan hakiki büyük birliğe kalbedecektik. “Ordusunu Arayan Kumandan” olarak Necip Fazıl sanatkar deruniliği ile siyaset yaratan kurmaylığını buluşturup Türk'ün ruh köküne dayanan yeni bir inkılap peşindeydi. Fakat ya orduları onu anlamadı yahut o, ordulara kumanda edemedi…
Necip Fazıl Kısakürek, yani üstad yani “Büyük Doğu” kurucusu, müşiri, başyazarı yani “Büyük Doğu” cemiyeti töre ağası yani “Büyük Doğu” ordusunun kumandanı; cumhuriyetle yaşıt olan sanat, fikir ve cemiyet hayatında çıkardığı dergiler, kurduğu cemiyetler ve etkilediği siyasetler göz önüne alındığında Türk düşünce tarihi, Türk siyaset tarihi, Türk edebiyat tarihi içinde vazgeçilmez bir konuma sahiptir. Onun 1976-1983 tarihleri arasındaki hayatında ben de vardım. “Büyük Doğu”nun son dönemecinde ve “Rapor”ların tamamında... Onunla Türk gençliğini bütünleştirecek, özellikle ülkücüler ve akıncılar mahfillerini “Büyük Doğu” yani tarihî olan hakiki büyük birliğe kalbedecektik. “Ordusunu Arayan Kumandan” olarak Necip Fazıl sanatkar deruniliği ile siyaset yaratan kurmaylığını buluşturup Türk'ün ruh köküne dayanan yeni bir inkılap peşindeydi. Fakat ya orduları onu anlamadı yahut o, ordulara kumanda edemedi…