“Neden Osmanlı düşüncesi çalışıyoruz?” sorusuyla başlamak istiyorum. Biliyoruz ki Türkiye'de Osmanlı'nın ilmî birikimiyle -sebepleri ne olursa olsun- bir türlü aşamadığımız düşünsel bir kopukluk var. Bunu aşamamamızın nedeninin teşhisi doğru yapamamamız olduğu kanaatindeyim. Osmanlı, kendisinden öncesiyle kesintisiz bir süreklilik taşır. Ancak son yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Osmanlı'nın diğer mirasçısı olan devletlere baktığımızda, böyle bir süreklilik göremiyoruz. Bu çok ciddi probleme en azından kendi açımızdan bakalım. Bizler üniversite mensubuyuz. Üniversite ilimle uğraşır. Burada ilmî bir süreklilik var mı diye baktığımızda aslında bir süreklilik göremiyoruz.
İlginç bir biçimde modernitenin getirdiği bir problem var. Modernite esasen Batı'da evrilip gelişen bir şey olduğu için, Batı dışındaki toplumlara bu geleneklerinden bir an önce kurtulma ve Batı gibi olma psikolojisini bir şekilde kabul ettirdi. Batı bu tavrı eğitimden sanata, edebiyata, her alanda bir politika haline getirdi ve “Aslında sizde bir şey yoktu veya varsa da tarihte geçmiş zamanlarda bir yerlerdeydi, yoksa zaten bu hale gelmezdiniz.” psikolojisini yayarak bizi de buna ikna etti. Biz de aşağı yukarı yüzyılı aşkın bir zamandır kendi tarihimizi ve kültürümüzü bu şekilde görüyoruz.
“Neden Osmanlı düşüncesi çalışıyoruz?” sorusuyla başlamak istiyorum. Biliyoruz ki Türkiye'de Osmanlı'nın ilmî birikimiyle -sebepleri ne olursa olsun- bir türlü aşamadığımız düşünsel bir kopukluk var. Bunu aşamamamızın nedeninin teşhisi doğru yapamamamız olduğu kanaatindeyim. Osmanlı, kendisinden öncesiyle kesintisiz bir süreklilik taşır. Ancak son yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Osmanlı'nın diğer mirasçısı olan devletlere baktığımızda, böyle bir süreklilik göremiyoruz. Bu çok ciddi probleme en azından kendi açımızdan bakalım. Bizler üniversite mensubuyuz. Üniversite ilimle uğraşır. Burada ilmî bir süreklilik var mı diye baktığımızda aslında bir süreklilik göremiyoruz.
İlginç bir biçimde modernitenin getirdiği bir problem var. Modernite esasen Batı'da evrilip gelişen bir şey olduğu için, Batı dışındaki toplumlara bu geleneklerinden bir an önce kurtulma ve Batı gibi olma psikolojisini bir şekilde kabul ettirdi. Batı bu tavrı eğitimden sanata, edebiyata, her alanda bir politika haline getirdi ve “Aslında sizde bir şey yoktu veya varsa da tarihte geçmiş zamanlarda bir yerlerdeydi, yoksa zaten bu hale gelmezdiniz.” psikolojisini yayarak bizi de buna ikna etti. Biz de aşağı yukarı yüzyılı aşkın bir zamandır kendi tarihimizi ve kültürümüzü bu şekilde görüyoruz.