Elinizdeki eser, hem Osmanlı toplumsal ve ekonomik tarihi alanını özetliyor, hem de yeni bilgi ve perspektiflere açılıyor. Altı yüzyıllık Osmanlı tarihinin bölümlenmesinde 1300-1600 arasındaki klasik çağ, otokratik ve merkeziyetçi yönetimi, emir ve kumanda ekonomisi ile, belirgin ve kendi içinde bütünlüklü bir dönemdi; buna karşışık daha sonraki "gerileme" döneminde, bu geleneksel siyasi kuruluşun yapıtaşları bir dönüşüm sürecine girdi. Osmanlı İmparatorluğu'nun dünya ticaretindeki -bugüne kadar tarihçilerde küçümsenen- ekonomik önemi, elinizdeki çalışmadan, dramatik bir vurguya kavuşuyor. Diğer yandan yazarlarımız, Akdeniz ve Osmanlı ticaretinin küresel bağlamda değişen önemine de parmak basıyorlar. Dış ticarete bakışımız, Osmanlıların dünya ekonomisinde ne kadar dinamik bir rol oynadıklarını haklı olarak vurguluyor. Yazarlarımız, toprak mülkiyeti, nüfus, ticaret, imalat, ulaşım, taşımacılık ve tarımsal işletme tarzlarının incelenmesi üzerinde de önemle eğiliyorlar. Bu kitapta, Doğu'daki Osmanlı süper gücü, çağdaş Avrupa'nın biçimlenmesine de önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. İmparatorluğun Batı ile 16. yüzyıldan sonra yoğunlaşan ilişkileri ağırlıklı bir yer tutmaktadır. Özetlersek, bu eserde, mümkün olan her noktada yeni perspektiflerden hareketle ve gerek özgün arşiv malzemelerine, gerekse bu kaynakları kullanarak yapılmış en son çalışmalara dayanarak, Osmanlı toplumsal ve ekonomik gerçekliğini, küresel bağlam içinde yorumlanmaya çalışılmıştır.
Elinizdeki eser, hem Osmanlı toplumsal ve ekonomik tarihi alanını özetliyor, hem de yeni bilgi ve perspektiflere açılıyor. Altı yüzyıllık Osmanlı tarihinin bölümlenmesinde 1300-1600 arasındaki klasik çağ, otokratik ve merkeziyetçi yönetimi, emir ve kumanda ekonomisi ile, belirgin ve kendi içinde bütünlüklü bir dönemdi; buna karşışık daha sonraki "gerileme" döneminde, bu geleneksel siyasi kuruluşun yapıtaşları bir dönüşüm sürecine girdi. Osmanlı İmparatorluğu'nun dünya ticaretindeki -bugüne kadar tarihçilerde küçümsenen- ekonomik önemi, elinizdeki çalışmadan, dramatik bir vurguya kavuşuyor. Diğer yandan yazarlarımız, Akdeniz ve Osmanlı ticaretinin küresel bağlamda değişen önemine de parmak basıyorlar. Dış ticarete bakışımız, Osmanlıların dünya ekonomisinde ne kadar dinamik bir rol oynadıklarını haklı olarak vurguluyor. Yazarlarımız, toprak mülkiyeti, nüfus, ticaret, imalat, ulaşım, taşımacılık ve tarımsal işletme tarzlarının incelenmesi üzerinde de önemle eğiliyorlar. Bu kitapta, Doğu'daki Osmanlı süper gücü, çağdaş Avrupa'nın biçimlenmesine de önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. İmparatorluğun Batı ile 16. yüzyıldan sonra yoğunlaşan ilişkileri ağırlıklı bir yer tutmaktadır. Özetlersek, bu eserde, mümkün olan her noktada yeni perspektiflerden hareketle ve gerek özgün arşiv malzemelerine, gerekse bu kaynakları kullanarak yapılmış en son çalışmalara dayanarak, Osmanlı toplumsal ve ekonomik gerçekliğini, küresel bağlam içinde yorumlanmaya çalışılmıştır.