Osmanlı-Safevi mücadelesi tarihte iki Türk devleti arasındaki ilk mücadele olmamakla birlikte Türk-İslam tarihini en fazla etkileyen mücadeledir denilebilir.
Bu mücadele Safevilerin sünnȋ Türk devletlerinin ortasında gayri sünnȋ unsurlara dayanarak, tamamen Türk devlet geleneği üzerine kurulmuş olmalarına rağmen, mezhep taassubuyla hareket ederek etrafındaki Türk devletlerine meydan okumasıyla başlamıştır. Safevilerin Çaldıran'da aldıkları ağır darbenin ardından hayatta kalabilmek için mümkün olduğu kadar Osmanlı ordusunun karşısına çıkmamaya çalışmaları iki devlet arasındaki ilişkilerin siyasi boyutu kadar diplomatik boyutunu da önemli hale getirmiştir.
Bu iki devlet savaşmadıkları dönemlerde de mücadelelerini diplomatik yazışmalar üzerinden sürdürmüşlerdir.
Bu durum Osmanlı Devleti'nin Safevilere karşı Batılı devletlere olduğundan farklı bir diplomatik dil geliştirmesine sebep olmuştur.
Osmanlı-Safevi mücadelesi tarihte iki Türk devleti arasındaki ilk mücadele olmamakla birlikte Türk-İslam tarihini en fazla etkileyen mücadeledir denilebilir.
Bu mücadele Safevilerin sünnȋ Türk devletlerinin ortasında gayri sünnȋ unsurlara dayanarak, tamamen Türk devlet geleneği üzerine kurulmuş olmalarına rağmen, mezhep taassubuyla hareket ederek etrafındaki Türk devletlerine meydan okumasıyla başlamıştır. Safevilerin Çaldıran'da aldıkları ağır darbenin ardından hayatta kalabilmek için mümkün olduğu kadar Osmanlı ordusunun karşısına çıkmamaya çalışmaları iki devlet arasındaki ilişkilerin siyasi boyutu kadar diplomatik boyutunu da önemli hale getirmiştir.
Bu iki devlet savaşmadıkları dönemlerde de mücadelelerini diplomatik yazışmalar üzerinden sürdürmüşlerdir.
Bu durum Osmanlı Devleti'nin Safevilere karşı Batılı devletlere olduğundan farklı bir diplomatik dil geliştirmesine sebep olmuştur.