Osmanlı'nın son dönemi ile Cumhuriyet'in hemen öncesinde kurulan ilk sosyalist partiler, Osmanlı Sosyalist Fırkası ve ardından aynı çevrenin kurduğu Türkiye Sosyalist Fırkası'dır.
Söz konusu partiler, 1910 - 1922 yılları arasında İstanbul'da faaliyet göstermiş; dönemin bütün ideolojik ve siyasi rüzgârlarından etkilenmiş, hem İttihatçı diktatörlüğüne direnmiş hem de işgal ordularının denetimindeki İstanbul'da sosyalizmin 'Osmanlı amele sınıfıyla' buluşmasına öncülük etmiş özgürlükçü hareketlerdir.
Bu araştırma, Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Türkiye Sosyalist Fırkası'nın var olduğu tarihsel dönem içinde; hareketin yöneticilerini, faaliyetlerini, yayın organlarını, programlarını, diğer partilerle ilişkilerini o günün belgelerine başvurarak ele almaktadır.
Her iki partinin 'Reisi' sıfatıyla başkanlığını yürüten 'İştirakçi' veya 'Sosyalist' lakaplı Hüseyin Hilmi Bey'in Türkiye 'sol' hareketindeki yeri; 'kişiliği, mücadelesi ve meçhul bir şekilde öldürülmesi' bu tarih içinde yanıtı aranan bir başka sorudur.
Osmanlı sosyalizminin bu özgün dönemine bakarken; üzerinden geçen neredeyse yüz yıla rağmen o dönem dile getirilen toplumsal taleplerin pek çoğunun günümüzde de tartışılıyor olması okurda bir yanılsama duygusu yaratmaktadır...
Sorunlarımız bugün hala bu kadar ortak olabilir mi?
Osmanlı'nın son dönemi ile Cumhuriyet'in hemen öncesinde kurulan ilk sosyalist partiler, Osmanlı Sosyalist Fırkası ve ardından aynı çevrenin kurduğu Türkiye Sosyalist Fırkası'dır.
Söz konusu partiler, 1910 - 1922 yılları arasında İstanbul'da faaliyet göstermiş; dönemin bütün ideolojik ve siyasi rüzgârlarından etkilenmiş, hem İttihatçı diktatörlüğüne direnmiş hem de işgal ordularının denetimindeki İstanbul'da sosyalizmin 'Osmanlı amele sınıfıyla' buluşmasına öncülük etmiş özgürlükçü hareketlerdir.
Bu araştırma, Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Türkiye Sosyalist Fırkası'nın var olduğu tarihsel dönem içinde; hareketin yöneticilerini, faaliyetlerini, yayın organlarını, programlarını, diğer partilerle ilişkilerini o günün belgelerine başvurarak ele almaktadır.
Her iki partinin 'Reisi' sıfatıyla başkanlığını yürüten 'İştirakçi' veya 'Sosyalist' lakaplı Hüseyin Hilmi Bey'in Türkiye 'sol' hareketindeki yeri; 'kişiliği, mücadelesi ve meçhul bir şekilde öldürülmesi' bu tarih içinde yanıtı aranan bir başka sorudur.
Osmanlı sosyalizminin bu özgün dönemine bakarken; üzerinden geçen neredeyse yüz yıla rağmen o dönem dile getirilen toplumsal taleplerin pek çoğunun günümüzde de tartışılıyor olması okurda bir yanılsama duygusu yaratmaktadır...
Sorunlarımız bugün hala bu kadar ortak olabilir mi?